İMAMKÖY GENELDE AYDIN AĞZIYLA KONUŞUR R SESİ YUTULUR K SESİ G’ YE DÖNER.
Köyümüzde yaşlılar ve orta kuşak insanları İmamköy ağzını korumalarına rağmen genç kuşak , tv, dergiler, bilgisayar , telefonlar gibi araçlarının etkisiyle standart türkçe’ye yakın bir dil kullanmaktadırlar.
DİL NEDİR?
Bir sesli işaretler sistemi olan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmelerini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır. Dilin kaynağı yıllar öncesine dayanır Dil, toplumun ortaklaşa meydana getirdiği bir iletişim sistemidir. Dil olmadan anlaşma olmaz. İşaret bile bir dili simgeler (işaret dili)sessizdir.
ŞİVE NEDİR
Bir dilin köklerinden çok fazla uzaklaşmayan kolları için şive denilmektedir. Aksan olarak bilinen şive, bir dil veya lehçenin daha az konuşma farkları gösteren bir bölgeden bölgeye veya şehirden şehire değişebilen küçük kollarına şive denilmektedir. Kısaca bir dilin bölgesel söyleniş tarzıdır.
AĞIZ NEDİR?
Ağız aksan yada dil bilim terimi olarak bir şive içinde oluşan, ses ve söyleyiş değişikliklerine dayanan küçük kollara, bir ülkenin çeşitli bölge, il veya ilçelerinin, köylerinin söyleyiş bakımından farklı olan konuşmalarına denir.
Ege bölgesi (Aydın) Yazım dili ile konuşma dili farklıdır. Yöremizden köyümüzden örnekler aşağıda çeşitli olarak verilmiştir. N.Karabulut
Ağız incelendiğinde şu örnekleri verebiliriz. Aydın ağızı incelediğimizde yazı diline göre birçok farklılıklar görebiliriz. K- G değişimi: Bu değişim Aydın Ağızı’nın vazgeçilmez değişim şekillerindendir. Sözcük başında, sonunda, ortasında değişimi gözlemleyebiliriz. konuşuruz. Kalbır: Galbır Kalem : Galem Kavanoz: Gavunoz Kardeş : Gadeş
Sıfat türeten Kın-kun-kun eklerinde ”k”ler ”g”ye dönüşür. Pişgin : bişgin Taşkın : Daşkın gibi
T-d değişimi sözlüğün başındaki ”t” nin ”d” ye dönüşümü örnekler Taş :Daş Teyze:Deze Pazar: Baza Tarak : Darak Tavşan : Davşan
ç-c değişimi Sütçü : südcü Çizme : cizme
p – b harfi değişimi fazla gözlenmese de sözcük başındaki “p” harfi “b” harfine dönüşür. Parmak – ba_mag, pazar – baza_ gibi. Örnek: Bir saat bazara vadım geldim.
R sesi Aydın Ağızında değişiklik net bir şekilde gözükmektedir. R‘ ler ya söylenmez yada yutulur. Yerine başka bir ses getirilerek söylenir. Recep : Ercep Ramazan : Irmızan gibi
Sözcük sonlarındaki “r” sesi kesinlikle kaldırılır ya da zorunlu görülürse bir sesliyle zenginleştirilir. Bakır – bakı,- geliyor – geliyo gibi. Örn: Bakı (bakır) Tabaktan yemek yemeği severim.
“j” sesiyle başlayan sözcük pek kullanılmamıştır. Türkçemize dışarıdan katılan bazı sözcüklerle değiştirilmiştir. Jandarma – çenderme, jilet – cilet gibi.
Aydın ve çevrelerinde dilimize gelen yabancı kökenli sözcükleri kendi ağız biçimine uyarlamış, sözcüğün kalıbına bağlı kalmamıştır. Birçok örnekleri vardır. Bu, bu ağzın kendi kökünü bozmadığını, koruduğunu gösterir. Dükkan – düggan, Pantolan – pontul, bakkal – bakgal, hafız – ha_vız, kereviz – gereviz, Örn: Akşama gereviz yeme yapcam.
1.O çocuk_nan akıdeş olcan eyi de anneşebilce_min bakem (O çocukla arkadaş olacaksın iyi de anlaşabilecek misin bakalım.)
A_şam gelce_sen ona göre yemek yap_cam. (Akşam geleceksen ona göre yemek yapacağım.)
Bazı vurgulanarak konuşulan kelimeler vardır. Ya ya ( Onu yapma) Hayır demek anlamındadır.
Ege ve Aydın ağızı (şivesi) Öz Türkçedir özellikle Orta Asyadan gelen göçlerin bozulmamış kullanmış oldukları ağızlarıdır. Özellikle samimi sohbetlerde ege ağızının tadına doyum olmaz. ( Değidi bizim oğlan de)
Bu ıscakta napıpdurun dışada oturgosene evinde, (Bu sıcakta ne yapıyorsun dışarıda otursana evinde)
İlana saması yaptım goşulara çavıdım. Yidik gari ( Lahana sarmaşı yaptım. Komşulara çağırdım. yedik
ANLAMLARI AYNI SÖYLENİŞLERİ FARKLI KELİMELER
- Çandırma: Jandarma Çuvare : Sigara
- Darak : Tarak Datlı Maya : Tatlı Maya
- Deman : Değirmen Domat : Domates
- Engina : Enginar Destire : Testere
- Fasille : Fasulye Gadeş : Kardeş
- Galem : Kalem Garankı : Karanlık
- Gaşık : Kaşık Garışma : Karışma
- Gavunoz : Kavavoz Hindi : Şimdi
- Ispınak : Ispanak İlman : Limon
- İna : Nar İnahtar : Anahtar
- Gaşık : Kaşık Kölge : Gölge
- İlgen : Legen Makıra : Makara
- Minde : Minder Rüzga : Rüzgar
- Sene ne : Sana ne Daş : Taş
- Zetin : Zeytin Galbır : Kalbur
- Dabanca :Tabanca Deman : Değirmen
- Büber : Biber Cuvare : Sigara
- Balme : Bamya Garankı : Karanlık
- Gabahat : Kabahat Irmızan : Ramazan
- İlan : Yılan İlana : Lahana
- Böle : Böyle Böyün : Bugün
- Gara : Kara (Siyah) Sölüyom :Söylüyorum
- Deze : Teyze Baza :Pazar
- Desdire : Testere Cizme : Çizme
- Mıstıfa : Mustafa Pamık : Pamuk
Konuşma örnekleri : -Komşu bayramda kabırbastı yapcan mı?
A
- Afat :Yağmurun çok şiddetli yağması (Bugün afat oldu)
- Aha : Burada (Aradığım aha da burda)
- Ak :Beyaz (Ak tavuk düştü öldü)
- Abbacık : Bembeyaz (sabah kakdığımda abbacık kar yağmış)
- Alaca belece :Yarı ermiş, veya renkler karışık
- Abdaslık : Abdest alınan, bulaşık yıkanan yer.
- Alaf :Sıcak (Alaf yüzüme çarptı)
- Alengirli : Anlaşılması güç
- Alımkar :Almaya niyetli, o kıza almaya alım kar oldu
- Allem Galem etmek : Ayın oyun etmek (Aldığım koyunları alem gallem ettiler)
- Aldı Aşırı Gitmek :Hızlı gitmek (frenleyememek)
- Algomak: : Bırakmak. (Onu bizim orda algoduk.)
- Amıt : Armut ( Amıtlar )çürük çıktı)
- Alnıkabak : Alının tam ortası
- Anneyiş : Anlayış
- Araklamak : Çalmak, Kaçırmak.
- Apışmak : Ayaklarını iki yana ayırarak açmak.
- Amindürüst : Düzgün iyi olmayan (Amin dürüst elbisem yok)
- Anırmak :Bağırmak (Eşek nasıl da anırdı)
- Anız :İneğin ilk sütü (İneğin anız sütü bitti)
- Ansızın :Habersizce (Komşular ansızın geldi)
- Annecında :Karşısında (onun annecında oturuyormuş)
- Araklamak :Çalmak (Parayı araklayan oymuş)
- Aralamak :Seyreltmek (Pamukları araladık güzel oldular
- Arba : Araba
- Ardınmak :Yüklenmek (Biraz odun arttım eşeğe)
- Arıtmak :Temizlemek (Su arıklarını arıttım)
- Asınmak :Takınmak (Boncukları asındım)
- Aslı varsa :Doğruysa (Aslı varsa onun tayini çıkmış)
- Asri :Sosyete (O kadın da çok asri)
- Aş :Yemek (Aşı öğleden önce pişirdim)
- Aşa : Ayşe
- Avfukanlı :Sinirli (Dün Avfukanlar bastı bana
- Avdırmak :Bir tarafın fazla olması
- Avkulamak :Ufalamak, parçalamak. Emeği kedilere ufaklıya ver)
- Ayıngeç : Zakkum ağacı (Ayıngaç’ın çiçeği çok güzeldir.
- Azık :Yiyecek ( Sepete azık koydum onu ye.)
- Azımsamak :Az görmek, yetersiz bulmak (Parayı az buldu)
- Annacında : Karşısında (Onun annacında konuşmadım hiç)
- Atcıçık : Çok az olan birşey (atcıcık su gatıver)
- Azmak : Su birikintisi
- Acasız : Ansızın ani (acasızdan geldiler)
- Atta : Gezmeye gitmek
- Acızlıg : Bıkmak usanmak. (Hasta çok yattı acızlık getirdi, herkes)
- Açıkarba : Kamyon (Komşular gezmeye açık arba ile gittiler)
- Abo : Şaşırmak (Abo o le mi olmuş ülen)
- Akren : Yaşıt (Onun akrenleri hep evlendi)
- Anaberi : Ufak tefek öteberi (Çaşıya anaberi almaya gittiler)
- Altalamak :Yenmek, Sindirmek (Hastalık onu altaladı.)
- Akrıba : Akraba, aynı soydan (onlan onla akrıba oluyor.)
- Albüber : Kırmızı biber
- Avrat :Karı
- Asvalya : Siğorta (Asvalyalarımı attırma)
- Analık : Kayın Valide
- Akıdeş :Arkadaş
- Akrıba :Akraba
- Açcıktan :Birazdan (Yemeği açıktan yiyecez)
- Aşam : Akşam (Aşam vakti serin olur)
- Arkıda : Arkada ( Onu masanın arkasına bak)
- Annına : Alnına (Annının ortasından vurmuş)
- Annacında : Karşısında (konuşmaz)
- Aplamak : Atlamak
- Amsalak : Ahmak, Şaşkın,salak
- Appecik : Çok beyaz, bembeyaz
- Adınmak :Yaslanmak
- Aha :Hayret, burada
- Anız : Ekinin biçildikten sonra kalan kısmı
- Anız : İnek yavruladıktan sonra birkaç gün gelen kesik süt
- Avır : Ağır
- Nermin Karabulut : İmamköy Tanıtım Sitesi
B
- Bidene : Bir tane (benim bidene mi erezil ettiler)
- Bostan :Karpuz tarlası (Bostanların çapası geldi)
- Botak : Bir kuş cinsi
- Bahasınmak : Pahalı bulmak
- Ballı börek :Güzel, çok iyi ( Ballı börek gibi işi var onun)
- Başak :Az kalmak tümünü toplamak
- Balme : Bamya
- Bamak :Parmak (Onun bamakları kısacık)
- Bazıma : Saçta yapılan ekmek
- Badılcan :Patlıcan
- Baken :Bakayım
- Bişe :Birşey
- Bifeyilli :Saf art niyet taşımayan
- Biyo : Bir kere (Biyo biz onlara gittik ya)
- Bilyon :Biliyorsun
- Bigıymık : Çok az (bigıymık ve bakem dadına bakem)
- Bizim Adam :Koca (Bizim adam yemeği hep ıscak yer)
- Boşlamak :Umursamamak, yanına gitmemek.
- Babuç : Ayakkabı ( Babuçlarım çok eski)
- Badeş :Oturma şekli (yemeği badeş kurup yedim)
- Badırbacak :Bacakları açık (badırbacak)
- Bölce : Börülce
- Buymak : Üşümek
- Bülüç : Piliç
- Bürgü : Tülbent, örtü
- Bübe : Biber
- Bısat : çamaşır :
- Bambıl : Bitkilerin üzerinde bulunan zararlı böcek.
- Bandırmak : Üzüm ve inciri kurtlanmaması için tuzlu su ile yıkayıp sermek
- Badacık : İncir türü (Badacık incirini güzeldir.)
- Basbaya : Dosdoğru (Basbaya ben onu gözlerimle gördüm)
- Bamak :Parmak
- Baken :Bakayım
- Berba : Beraber
- Begi :Beygir
- Bişe :Bir şey (Huna bişe de bakem)
- Biyo : Bir defa ( biyo oraya gitmiştik)
- Bilyon : Biliyorsun
- Budey : Buğday
- Bulaşmak :Sataşmak ( Senin çocuk beninki bulaşmış)
- Burma : Çeşme ( Burma da kırıldı yenisi alınacak)
- Buzağı :İnek yavrusu (ineğimiz buzalamış)
- Burgu : Kalemtraş
- Bubeşçe : Papatya
- Bulgu : Bulgur
- Buyde : Buğday
- Büğü : Baş Örtüsü
- Bülüç : Genç tavuk (Bülüçlerde yumutulamaya başladı)
- Bürünmek : Kaplamak (Ortalığa sis bürüdü gari)
- Baştutar :Aile reisi (Baştutarın gitsin de) Eş
- Benlikçi :Kendini beğenmiş,(onun benlikçiliğinin hakından gelinmez)
- Belen :Havaleli hastalık, (Komşu belen olmuş)
- Benlenmek :Sahiplenmek (Benim çanağımı benlendiler onlar )
- Bez bedirek : Ufak,tefek kumaş, çapıt
- Besbelli :Apaçık (onun öle olacağı besbelliydi)
- Baya :Fazla (Bayağı yağmur suyu birikmiş)
- Büzülmek : Kırışmak (Iscaktan büzülmüş iyice
Ç-C
- Çapıt :Eski bez (temizlikte çapıt kullan)
- Çarcur :Israf kullanmak (paranı çarçur edip sonra rezil olma)
- Çakaloz :İşe yaramayan
- Cütcük :Soğan Çiceği (Cütçüklerden kavurma yapalım.)
- Cafcaflı : Gösterişli (Aldığın elbise çok cafcaflı)
- Cemile :Cemre (Cemile suya düştü havalar ısınacak gari)
- Cırmalamak :Tırmalamak ( Kedi elimi çırmalayaverdi)
- Cıvık : Sulu (Hamur cıvık olmuş)
- Cılık : Bozulmuş yumurta
- Cızbız : Arasına peynir konulan pide
- Çümbüş Sineği :Ufak Sinek (Üzüme çümbüş sineği üşmüş)
- Çakır Yıldız :Çok yıldızlı açık berrak gece
- Çaşıtçı : Gözetleyen, Takipçi (Onun arkasına çaşıtçı koymuş)
- Çıbık : Çubuk
- Çalıkakıcı :Efelerin yanındaki yardımcı, Eşkıya
- Çayırdamak : Gürültü (Üst kattakiler çayırdadı durdu.)
- Çeki : Yazma, üslük, içine bağlanan başörtüsü
- Çit : Duvar yerine ağaç dallarından veya gargıdan yapılan engel
- Çininde : Omuzunda ( Odunları çininde taşımak)
- Çilbir :Yulara bağlanan ip
- Cıvcıv Sıcak :Havanın en sıcak olduğu zaman
- Çıkı : Bohça (onun çıkısında ekmek var)
- Çımkı :İnce deynek (ağaçtan)
- Çıvgın :Rüzgarla yağan yağmur (Hayata çıvgın vurmuş)
- Çemkirmek :Bağırmak
- Çiçek Yalağı :Saksı (O çiçek yalaklarını alsak iyi olacak
- Çöpelli : Pasaklı (O kadın çok çöpelli evine bakmıyor)
- Çömeşmek :Çömelmek
- Çullama :Etle hamurla yapılan kızartma
- Cundasız : Güçsü, kuvvetsiz. (o kız da cundasız biri)
- Çul : Keçi kılından kilim
- Çabık : Acele (Çabık gel buraya)
- Çavur :Müslüman olmayan (Çavur çocuğu)
- Ceryan :Elektrik (Rüzgardan ceryanlar kesildi)
- Cebelleşmek : Uğraşmak.
- Cav Cav Sıcak : Aşırı derecede sıcak
- Camız : Manda
- Caka :Fiyaka
- Cincoflu : Süslü gösterişli ( onu almayacağım çok cincoflu)
- Cingar : Kavga, tartışma (Düğünde cingar çıkmış)
- Cılık :Bozuk (Yumurta sıcaktan cılık olmuş)
- Cızbız :Hamur, peynir, ısırgan otundan yapılan fırın ekmeği
- Cork :Kuluçkaya yatan tavuk
- Çobansalık :Hayvan bakana verilen bahsis
- Çömelmek :Ayaklar üzerine kıvrılarak oturmak (Şure biraz çömelem)
- Çalacak :Yoğur yapmak için kullanılan az yoğurt
- İmamköy.com : Nermin Karabulut
D
- Dalgan : Isırgan otu ( Dalganlardan cızbız yapalım)
- Dangırdatmak :Gürültü yapmak (O tenekeleri dangırdatma bakem)
- Daşımak :Taşıma
- Daş :Taş
- Deli Tepbek :Salak dengesiz ( Deli tepbek birisidir o)
- Deyon : İşaret anlamında (Sana deyon)
- Daşgın : Taşkın
- Derametlemek :Biriklemek. (Yaprakları derametledim)
- Dezesi :Teyzesi (o kızın dezesi çok güzel)
- Demşek :Şakacı, kıpırak, haşarı
- Destire :Testere
- Deştiman :Köy Bekçisi (Deştiman gelmiş sölemiş)
- Dıkdelen :Ağaç delen kuş
- Dolu :Ölçü aleti
- Delce : Aşısız olan ağaç
- Dımbıltı : Ufak ufak çalgı sesi ( Onların evinde bir dımbırtı var ama)
- Dırlaşmak :Kavga etmek ( O arkadaşı ile dırlaşmış)
- Dıvan :Tava
- Didiklemek : Bir şeyi ayrıntılı inceleme, idelemek
- Dilfil : Hayvanların yediği bir oy çeşidi
- Dikilmek : Ayakta durmak
- Dirgen :Çatal (Otları dirgenle topladık)
- Döşeklik : Yatak yüzü
- Döşek : Yatak (misafire döşeği yazıverin de yatsın)
- Dinelmek :Dikilmek , Ayakta durmak
- Düzünmek : Süslenmek, eşya almak (eşya düzmeye gittiler)
- Dünemek :Tavukların ağaçta veya başka yerde uyuması
- Dürmek : Katlamak Sıvaşlamak
- Düzünmek :Süslenmek ( O kendisini düzmüş)
- Duşak : Ayakların bağlanması
- Dövüşken : Kavgacı, sinirli
- Dürmek : Katlamak
- Düve :Dişi hiç doğum yapmamış inek
- Düşünüp Duru :Düşünüyor
- Durupduru :Duruyor
E
- Ekeç : 2-3 yaşında kısırlaştırılmış keçi
- Elivar : Haberi var, elbirlikçi (o işte onun da eli var)
- Eneberi : Ufak tefek eşya (Pazara eneberi almaya gideceğiz)
- Enem konam : Apaçık, gezinmiş ( hırsız enem konam gezinmiş evde)
- Endeki :Elindeki, şuradaki
- Esdirekli :Aklına geldiği gibi davranan
- Eşgare : Alanen, apaçık (Eşgare yapıyor o işi o)
- Evermek : Evlendirmek ( O kızını da evermiş bezer)
- Evin : Özlü ( Susamların hiç evini yok)
- Evzinmek : Üzülmek, (evzine evzine harap oldu)
- Eylemek : Zamanın almak (Yemek yapmak çok eyledi beni)
- Emme : Fakat, ama
- Eserli :Dengesiz hareketli kişi
- Esirmek :Azmak kudurmak
- Epe : Hayli (Epey yol katlettiler)
- Engücü : Eninde, sonunda
- F
- Feyil :Kalp iç bozukluğu veya kalp iyiliği
- Fıngırdak : Oynak (O kadın çok fıngıldaklı)
- Fos : İçi boş ( Darıların içi fos çıktı)
- Fışır : Gelişmemiş, ağaç, insan hayvan (Koyunlar çok fışır)
- Firil, firil : Rüzgar esmesi ( Deniz yeli firil firil esiyor)
- Furda :Bozuk, kuru, küçük incir (incirler furda oldu)
- Fuzuli : Gereksiz (Fuzuli para harcama)
- Fırdıratmak :Atmak (Elimdeki eşyalara fırdırattım attım)
G ( Genelde K harfi G dönüşmüştür.)
- Gahır :Üzüntü ( Ben çocuğun gahırından böyle oldum)
- Gadeş :Kardeş
- Gada :Kadar
- Gandımak : Aldatmak (bizim kızı gandımış evlendile garı)
- Gandırma :Kandırma
- Gatmak :Eklemek ilave etmek (Hamura az daha un gat)
- Galiyet :Gelinlik (Galiyeti çok pahalı almışlar)
- Gaval :Kaval
- Gamış : Sürahi ( Gamıştaki sudan ya biraz koyuver)
- Gahbe : Kahbe
- Gaval :Kaval
- Gaccim :Kadeşim, dostum
- Gagı :Kargı
- Gabaat :Kabahat, kusur
- Gançık : Dişi (Köpeğin yavruları hepsi kancık)
- Ganrılmak : Kopmak (Ağacın dalı ganrılmış)
- Ganmak : İnanmak. (Onu da öyle kandırmışlar)
- Garaltı : Gölge gibi birşey
- Galgımak : Hoplamak zıplamak
- Grep : Oya dikilen parlak saten tülbent büyüklüğünde bez
- Garcod : Çörekotu (Garcodlu peynirden yağlayın gelin)
- Garakullukçu : Çapacı, ne bulursa işleyen
- Garışmak : Bir işe karışmak
- Gaçıvedik : Kimseye gözükmeden hızlıca çıkmak.
- Gatiyen : Kesinlikle (Gatiyen alamazsın o paraya)
- Gavsal : Mısırın üst örtüsü ( Kavsal soymaya gidiyorlar)
- Gaşımama :Karşıma (gaşıma geç de iki laf edelim)
- Gayar : Sövme, Küfür etme ( Onu bir güzel gayarlamışlar)
- Gabık :Kabuk (Meyvelerin gabıklarını soy)
- Galgımak : Zıplamak, Divanın üstünden galgıyıverdi.
- Gırdırmak :Kırdırmak (Ağacın dallarını gırdırma)
- Gızmak : Kızmak ( Onla vaya bene çok gızdıdılar)
- Gocuman :Büyük iri (Gocunman kız oldun gayri)
- Gosgoca :Kocaman, büyük
- Gönenmek : Huzurlu mutlu oturmak.
- Gacveren :Kaçmak (Ben gacveren de adam gelir hindi)
- Gebertmek :Öldürmek (Canımın sıkıntısından gebertesim geliryo)
- Goley :Kolay (Sen bi git de goley ederiz)
- Gelişatlı :Gelişken (Gelişatlı olduğundan göze battı)
- Gemire :Üzüm (Gemire üzümünün gabıkları serttir)
- Gen bırakmak : Toprağa ekmek
- Gevrek : Simit ( Iscacık gevrek aldım çayla yiyelim.)
- Gelikgelenler : Yürüyenler, bize doğru gelenler
- Gencer : Panayır (Kayacıkta gencer olacak)
- Gıdılanmak : Oyalanmak (Biraz buralarda gıdılanayım ben)
- Gınamak : Ayıplamak.
- Gurutmak : Kurutma anlamında, çamaşırlar guruttuk.
- Gıpçık :Oynak
- Gırışmak :Paylaşmak (O ekmeği kendi aranızda bölüşülmesi)
- Gırlangeç :Süs kavunu (Kırlangeçin kokusu odaya hoş koku verdi)
- Gıvrak :İşi tez bitiren (Bana kıvrak iki işçi lazım)
- Gidişik :Kaşıntı ( Arpalardan gidişik oldum)
- Gızan :Gıltan, çoluk çocuk ( hepsi doluştular)
- Gırıntı : Ufak Parçalar
- Gızmak :Sinirlenmek.
- Gıyım Gıyım : Parça Parça
- Göllenmek : Su birikintisi ( Evin içine su göllenmiş)
- Gönenmek : Rahat ve mutlu olmak. (Evin içinde gönenin)
- Göt cebi : Pantolon cebi (para göt cebimde oradan al)
- Göz bağcı :Sihirbaz ( Gözbağcılık yapmışlar evi soymuşlar)
- Göz belertmek :Korkutmak ( Göz belerttiler ihaleye aldılar)
- Guşluk : Kuşluk ( sabah ve öğlen arası zaman)
- Gutul :Kurtulmak
- Guvetli :Kuvvetli
- Guytu :Görünmeyen yer. (Kuytuda, köşede)
- İmamköy.com : Nermin Karabulut
H
H
- Habire : Durmadan ( Habire yiyip duruyon
- Harap Olmak :Üzülmek ( O kazadan sonra harap olduk)
- Haklımak : Yenmek
- Hadendi : Göstermek ( Hadendi gari gününü göster onun)
- Hayat : Odaların önünde önü açık çatısı olan yer
- Hamamlık :Yatak odalarının bir köşesinde banyo yapmak için kullanılan
- Haney : Taştan iki katlı ev
- Haranı : Büyük karalı tencere (o büyük haranıyı ocağa koyuver)
- He :Evet
- Herek : Direk ( Asmalara herekleme zamanı geldi)
- Hinayet : Yaramaz (Hinayetlik yaptı çocuklar)
- Hora geçmek : Yapılan işten hoşnut olmak (Çay hora geçti)
- Hörpüldetmek : Ses çıkararak
- Humayin :Ameriken bezi(Humayinden yastık yaptılar)
- Huna : Şuna ( Hunu bak sen yan yan gidiyor)
- Hure : Buraya koy.
- Hıyallamak : Önceden sezmek
- Heç : Hiç
- Heybet :Büyüklük
- Hede :Kabul etmesini istemek
- Herif :Erkek
- Haranı :Tencere
I- İ
- Irmızan : Erkek adı ( bizim ırmızan da gelsin mi)?
- Irakı : Rakı ( Onla akıdeşlenle ırakı içip gelmişle)
- Ildır ıldır : Parıl parıl (Güzelliğinden ıldır ıldır ıldırdıyor)
- Imzıkmak : Bayatlamak, kötüleşmek
- Ismık : Pısırık (Zaten hep ısmık insanlardan korkarım)
- Irgılamak : Sallamak, (Ağaçtaki portakalları ırgaladım)
- Iscak : Sıcak (ıscaklarda dolaşıp dorma başına güneş geçecek)
- Irıpcı : Dümenci ( Onun ırbına erizmez)
- Isranı :Ağaçtan veya demirden hamur almaya yarayan araç)
- Irhat :Rahat : ( Sen ırhatına bak. Düşünme onlara)
- Irahmetli : Rahmetli ( ırahmetli çok komik adamdı.)
- İğne yudası : İğne deliği (iğnelerin yuğdaları çok küçük)
- İldirmek : Dokundurmak
- İleşbe : Çiftçi, toprakla uğraşan kişi
- İlek : Zayıf (hayvanlar ilemişler)
- İlenç : Beddua (İlendim ona çok)
- İlik : Düğme (Paltomda ilik yokmuş)
- İlmek : Değmek, Dokunmak
- İlmik :Turp otu ortasındaki filizleri
- İplememek : Önemsememek
- İrim :Dar sokak
- İspite : Kibrit (ispiteye al o_dan)
- İşkillenmek : Şüphelenmek
- İçerlemek : Güce gitmek ( O sözlere çok içerlediler)
- İddise :Arpacık (iddise dua ile de geçebilir)
- İşkillenmek : Şüphelenmek.(Onun davranışlarından işkillendim)
- İşlik :Gömlek (İşliğin yakası çok eskiydi)
J
Aydın Ağızında (j) sesi yoktur. Fransızca köklü kelimeler vardır.
- Jeton, Jöle, jandarma gibi sayılı kelimeler
K
- Kabakuşluk : Öğlenden iki saat önceki zaman
- Kapçık :Gelincik (Kapçıklar kıpkırmızı açtılar)
- Kakalamak :İtmek,
- Kupa : Badak
- Kaltak : İhtiyar (bayanlar için)
- Kamış : Sırlı sürahi ( Kamıştaki sudan biraz içeyim)
- Kapak atmak : Büyükbaş hayvanın iki yaşına girmesi
- Kapama : Düğünlerde pişen et yemeği
- Karaağız : Dedikoducu (Her şey o kara ağızdan çıktı)
- Karadamak : İnatçı ( Onun babası çok karadamak)
- Karakulak : Nergiz cinsinden Çicek
- Karakullukçu :Amele, gündelikçi(o adam kara gündelikçi)
- Karalamak : Kötülemek, kara sürmek.
- Karasuluk :Her zaman nemli ıslak tarla
- Karayer : Mezar ( O karayerde nasıl yatacaz bilmem)
- Kargı :Kamış (Kargıların içinde koca yılan varmış)
- Kaktırıver : İttiriver (Sandalyeyi kaktırıver)
- Karasuluk : Suyu çok olan
- Karayer :Mezar (O karayerde ne yapacaz bilmem)
- Kasnak : Sorfa atlığı (Kasnağı sininin altına koy)
- Kavsal :Mısırın yeşil veya kuru yaprağı
- Kayarlamak : Küfür etmek. (Valla ona öyle bir kayarladılar)
- Kaydırma :Evin önüne yapılmış dışarı çıkık örtülü yer.
- Kayır : Kalın kum ( Ev için kayır getirdirdim)
- Kayıt : İş uğraş ( İşimi kaydımı bitirip geleyim)
- Kaynatma : Tencere büyü?ü kazan küçü?ü kupsuz kazan
- Kaykılmak :Arkaya doğru rahat şekilde oturmak
- Kayrak : Düz taş parçası
- Karabulut : Nermin
- Kayrak : Düz yassı taşla oynanan çocuk oyunu
- Kazık : Ucu sivri ağaç parçası
- Kefli : Kirli paslı
- Kela :Kertenkele ( Kela yapışmış gibi bağırma)
- Keletir : İki kuplu sepetten büyük kuyucak
- Kelleli : Cumhuriyet altının küçüğü
- Kepenek :Keçeden çoban giysisi
- Kesdine :Kestane (Akşam gelin de kesdine pişireyim size)
- Kesik :Tarla kenarına açılan temel gibi hendek
- Kesik :Ayranın kestirilmesi ile elde edilen ürün
- Kudaklamak : Ötmek
- Kılkuyruk : Sinir bozucu, pimpirikli.(O çocuk kuyruk birisi)
- Kılıf : Örtü, Kabuk (yastık kılıflarını geçirelim)
- Kımçı : İnce değnek (Seni gidi kımçı bacaklı)
- Kım Kım : Ağır ağır işlemek (kım kım ederken iş bitmedi)
- Kımıl Kımıl :Dolaşmak, hareket (kımıl kımıl etme uyu)
- Kınamak : Ayıplamak (ayol onun hareketini kınadım)
- Kıpçık : Densiz hareketler eden
- Kıprak :Yerinde duramayan
- Kıpıratmak : Yerinden oynatmak
- Kıpkıp : Gözünü çok kırpan (Seni kıpkıp göz seni)
- Kırarmag : Ağarmak (Çarşafları güneş gırattı (ağarmaktı)
- Kır : Bayır
- Kırık derik : Ufak tefek (Kırık derik topluyom)
- Kırıtmak : Hareketli çilveli yürümek.
- Kırkma :Kesme (Saçlarımı kırk bakem)
- Kısdıma : Karnıyarık
- Kıvrak :Çevik hızlı çalışkan
- Kıypınmak : Yukarıdan aşağıya sürtünerek inmek.
- Kızan : Çocuk
- Kızık : Öfkeli
- Kızılcanlı : Aceleci
- Karabulut : Nermin imamkoy.com
- Kızılcık :Kırmızı renkli nohut iriliğinde meyva
- Kıntışlı : Oynak, çilveli
- Kişnemek :Değişik şekilde gülmek.
- Koca kuşluk : Öğleye yakın zaman (Eve kabakuşluk geldi)
- Koflak : içi boş (Karpuzlar koflak olmuş)
- Kovalık : ileklerin dizilmesi için kullanılan ot
- Köçek : Dansöz (Düğüne dansöz getirdiler.)
- Köfnümek : Çürümek (O ev iyice köfnedi gari)
- Kömbe :Küçük bazlama ekmek.
- Köpürmek :Sinirlenmek
- Körelmek :Çoşkulu zamanının geçmesi (Ateş köreldi)
- Kölüklemek : Taklit etmek, aynısını yapmak
- Köşk günü : Cumartesi günü (Size köşk günü gelelim)
- Kötresiye : Öylesine (Kötresiye gittim evdelermiş)
- Kütügeç : Tahtadan yapılmış yüksek olmayan otugeç
- Kötürüm : Yatalak (Ali dayı kötürüm oldu)
- Közleme : Ateş üstünde pişen et, darı, patlıcan
- Kubat : Biçimsiz hoş olmayan
- Kulatözü : Kulak arkası ( kulatözüne vurma ölür)
- İmamköy Tanıtım : Nermin Karabulut
- L
- Löbbeş : Kilolu gubat
- Lökşe : Akşam karanlık basmak üzere iken geçen eti yenilen kuş
- Len :Kaba bir söz
- Löbet :Nöbet
M
- Macur : Göçmen (Onlar Bulgaristandan gelen son göçmenler)
- Mahleç : Çekirdeği alınmış pamuk
- Mandal : Kapıda kullanılan tırkı
- Mandal : Küçük parça toprağın ekilmesi (2 mandal soğan diktim)
- Mapıs : Hapishane (onu mapusa atmışlar)
- Masenk : Alay etmek. (Ben senin masenk edece?in birisi de?ilim)
- Mataf : Farklı (Mataf birşeymiş gibi kuruluyo)
- Matrag :Eğlenceli ( azık matrak geçiyoz burada)
- Mayer : Satılan birşeyi garanti vermek (ineği mayer sattım)
- Mayısmak : Gevşemek (Sıcaktan mayışıp kaldım)
- Medinoz :Maydanoz. (Eyvah böreye medinoz katmayı unuttum)
- Mehesizlik : Uygunsuzluk (Hadi odan mehesizlik edip durma)
- Mıkır : Cimri
- Mıstıfa : Mustafa
- Mukta : Muhtar (Muktara söyüyelim)
- Menevşe :Menekşe (Menevşeler mor mor açmışlar misler gibi)
- Memeletsiz : Uğursuz, nursuz pirsiz
- Mıh :Çivi (Mıh gibi çakılıp kalmak)
- N
- Namare : Tenekeden örtü altı
- Nediyon : Ne ediyorsun (Nedipdurun)
- Neblen :Bilmemek
- Nevakit : Ne zaman
- Netga : Ne kadar ( Tuzu netga koyem)
- Nalettayin : Eyrelti ( Oraya nalettayin koyduk)
- Nüsübet : Kötü huylu ( Nüsübet birisidir o)
- Na ha : Durum sormak.
- Negerek : Lüzümsuz. (Ne gerek ona yapmaya)
- Negerek : Oraya negerek varsa goymuşlar.
O
- Oklageç :Oklava (ezet etme okgageçe vuracam hindi)
- Okuntu : Davetiye (Düğün okuntusu verdiler)
- Oluk : Suyun aktığı yer (oluklar dolmuş su akmıyor)
- Oltu : Üzere (Akşam oltu ineklere götürecem)
- Oturupduru : Oturuyor olmak (Gaşıda oturup duru)
- Onarmak : Tamir etmek (Radyoya onarabildin mi? )
- Oyalamak : Boşa zaman geçirmek (Bene oyalıp durma)
Ö
- Öbek öbek : Grup, grup
- Öcü : Korkutmak için söylenen söz
- Öğrenbeşlik : Yapılan ilk iş (oyayı öğren beşlik yaptım)
- Ölet : Öldürücü hastalık
- Örük :Hayvanın iple uzunca bağlanması
- Öteki gün : Birkaç gün önce
- Ötebiri : Birkaç eşya, ıvır zıvır şeyler
- Ötürbemek : İshal olmak ( ineği yeşil ot ötürtü)
- Ötürü : Sebep, neden ( Ondan ötürü gelemedim sene)
- Ölen :Öğle vakti. (Ölen oldu gari gitmiyelim)
- Öngücü :Eninde sonunda (Öngücü gelecek buraya)
P
- Paslanmak : Küf tutmak birşey yapmamak.
- Pahal : Hasetlenmek (onun karnı pahaldır zaten)
- Paldımsız :Düzensiz
- Palaz paldıraz: : Plansız öylesine çıkmak (palaz paldıraz çıktım)
- Pamukluk : Dağda yetişen yaz kış yapraklarını dökmeyen küçük ağaç
- Pançak : Pençe (Kedi bir pançak attı gözüm çıkacaktı)
- Parpı : Korku sıkıntı ( onun papısına yedim ben)
- Pataklamak : Dövmek ( Yolda gördüm patakladım)
- Pasramak :Sakramak (Hızlı yürüdüm yüreğim pasradı)
- Pastavcı :Abartarak konuşmak (o çok pastavcı birisi)
- Pataklamak :Dövmek ( Yollada denk geldim patakladım)
- Patırdamak : Anlaşılmaz şekilde başka dilde konuşmak
- Patavatsız : Düşünmeden konuşan. ( Boşver o patavatsızı)
- Paytak : Eğri bacaklı
- Peçe : Yüzü kapatmak için örtü (Fezeke grubu peçeli)
- Pelvize :Unla veya kolayla yapılan tatlı (Pelvizeye getirin yiyelim)
- Pesligan : Fesleğen çiceği ( yazın pesligan çok dikelim. Hoş kokuyor)
- Peşkir : : Havlu ( Peşkir çok kirlenmiş)
- Peni : Peynir
- Pepi : Kekeme
- Pılı pırtı : Eşyalar (pılın pırtısını toparlayıp gitti)
- Pıtırak : Yabanı tikenli bitki,
- Pırışkacı : Çarpan, dolandıran, yağmalayan
- Pinar : Meşe (Pinar odunun yakması güzel olur)
- Pişkin : Bişgin ( Ben yemeği çok bişkin severim)
- Pirelenmek :Şüphelenmek. Birisinin davranışlarından şüphelenmek.
- Pisen pisen : İnce ince yağan yağmur
- Poflak : İçi boş (Karpuzların içi poflak çıktı)
- Punt : Heves istek ( İştahımı pundumu kırdın)
- Postaki : Koyun derisinden yapılmış paspas veya namazla)
- Püsküllü : Karışık işler
- Pursak : Solmuş, rengi kaçmış, büzülmüş
R
Aydın- İmamköy ağızın ‘da R Harfleri söylerken başkalaştırılmıştır. Yazım dilinde kullanılır.
Konuşma dili örnekleri : Rezil : Erezil Ramazan : Irmızan
S
- Sağın : Süt yoğurt
- Sağınlı İnek : Sütü olan, doğum yapmış inek.
- Sakızgan :Kuş
- Sabi : Günahsız çocuk
- Sakramak :Titremek, veya üşümek
- Saksaklanmak : Sırnaşmak.
- Sallama : Haşlanmış börülce
- Sallangaç : Salıncak
- Sakramak : Titremek, çok üşümek, (Hastalıktan sakradım.)
- Saksak : Şeker, Bal, ve meyvelerin bulaştığı yapışkan
- Saksak :Sırnaşık kişi
- Sallı : İri desteği az olan yapı
- Satımkar : Satmaya niyetlenmek.
- Sa_meşmek : Sarılmak
- Samsak :Sarımsak
- Sapansız : Densiz
- Saplam : İğneye takılan kısa iplik (bi saplam iplik ve bakem)
- Se_pinti : Az çileyen yapmur.
- Se_pinti : Zeytinin çarşaftan çıkan kısmı
- Selinti : Sel sularının getirdiği, odun, eşya, boru v.s
- Siçreli :Belalı, olay çıkaran
- Sıdık : Varı yoğu ağlayan
- Sıkkın : Aşırı sıcak veya bunaltıcı
- Sırık : Zeytinleri düşürmede kullanılan uzun sopa
- Sıyrık : Bütün kumaşlardan kesildikten sonra, kalan parça
- Singen : Ürkek Çekingen
- Sırtıyama : Hayvanlarda görülen hastalık.
- Sıtıratsız : Suratsız
- Sıvışmak : Usulca kaçmak
- Sıçan : Taze darı sömeği ( Darılar sıcan yarmış)
- Suratsız :Sevimsiz
- Siyim siyim : Yavaş yavaş (siğim siğim ağladım)
- Siğmek : Sızmak
- Silim : Yiyecek seçen.
- Soğanlık : Evin yanındaki küçük avlu
- Son kesen : Son demek
- Somak : Boğaz anlamında (somağı sıkmak)
- Sorem : Sorayım.
- Sokum : Küçük Lokma
- Sövelmek. : Dikilmek. (Başımda sövelip durma)
- Son Kesen : Son doğan çocuk. ( Bu benim son kesen kız)
- Söz gelimi : Sözün Gelişi
- Söz temsili : Örneğin
- Söküntü : Eskimiş iplik ve kumaş parçaları,( Söküntüden kazak yaptım)
- Sülpük: : Sarkık
- Sulugöz : Çok ağlayan
- Sulum : Çok az birşey
- Sümsük : Sünepe
- Sümdük : Arsız, Her şeyi isteyen.
- Sümsüklenmek : Uyuşukluk etmek.
- Sünmek : Hasta bitkin düşmek.
- Sürgeç : Bulaşık bezi
- Sürgün : Ağaç filizi, taze dalların çikması, (ağaç sürgün vermiş)
- Sürmek : Filizlenmek
- Sürüntü : Kullanılmamış küçük sabun
- Süsmek : Toslamak. ( Koyun bana süstü)
- Süvari : Eskimiş pantalona konulmuş büyük yama
- Süzgü : Delikli çanak ( Makarna süzgüsü kayıp olmuş)
- Setre : Ceket (Setrem eskidi yenisini alacağım)
- Sadeyağı :Tereyağının eritilmiş şekli
- Sıdmak :Korkmak. (ödüm sıttı)
- Sıklat : Bunaltıcı (Hava bugün çok sıklat)
- Sırtıyama : Hayvanlarda görülen hastalık.
- Sıvışmak : Yavaşça kaçmak. (oradan usulça sıvıştım)
- S :N. Karabulut
Şarapkınada üzüm sıkılması örnek (Alıntı Firdevs Posacı resim)
Ş
- Şafaklamak : Sabahlamak
- Şavkarmak : Aydınlamak
- Tahan : Tahin (Tahan helvası pekmezle olur)
- Şangırdatmak : Zincirin ses çıkarması
Şakırdamak :Suyun sesli akması
- Şap :Hayvan hastalığı
- Şangu-Şüngü :Büyük ses çıkarmak (Anahtarlar? şangu şungü etme)
- Şavk :Aydınlık, lamba
- Şıra :Üzüm suyu
- Şıpbıdak : Çabucak
- Şımşırık : Islanmak, terlemek. (evi temizlerken şımşırık oldum.)
- Şifon :Başörtüsü
- Şiret :Kavgacı (Şiret bir kadın o)
- Şipildemek : Zonlamak (elimdeki çiban iyice şipildedi)
- Şişirmek :Değerinden çok yükselmek
- Şatdak :Ansızın, aniden (Şatdak kapıyı açtı)
- şipildemek : Zonlamak.
Tara : Ağaç kesmeye yarayan ucu kıvrık satır
- Takavit :Emekli, iş görmez (Takadivete ayrıldım çoktan)
- Takı ;Ziynet eşyası
- Takılmak :şaka yapmak, bulaşmak.
- Tapa :Tıkaş
- Tana : Tarhana ( Böyün ıscacık tana çobası yapalım.
- Tapırtı ;Ayak sesi, hafif gürültü (bi tıpırtı geliyor)
- Tapmak :Başa kalkmak
- Tatavi : Öylesine, gelişiyüzel, Bilinçsiz
- Tasalanmak : Üzülmek(ölümüne Tasalandım
- Tas : Su içmeye yarayan kap
- Taygeldi : İlk evlilikten gelen çocuk
- Telbis : Hastalık derecesinde titiz.
- Telik : Tel başlık
- Tellenmek :Gücenmek.Darılmak (Ayşeye gücendim)
- Teminden :Az önce (teminden budulardı)
- Tenhal :Defne (Tehnal yaprağının kokusu hoştur.)
- Semizlik :Semizotu
- Temirek : Deri hastalığı
- Tepik :Tekme (ona tepik atmışlar.
- Tes :Hayvan gübresi
- Teslik :Gübre atılan yer, çöplük
- Tettirmek :İtmek (elimin tersi ile tettirdim)
- Tevek :Üzüm asmasının filizi
- Tıkıramak :Konuşmak (kapıda iki tıkrayı verdik)
- Tısmak :Korkmak (bene bir bağırdı tısdım kaldım)
- Tırkı :Kapının arkasındaki demir çubuk
- Tohur : Mahsulun yıllık satımı evde edilen gelir
- Tivriz : Uzak yer ( tivrizdeki yer göndermem sene ben)
- Tisimek : Hapşurmak. (Kuvetli tisibim)
- Tokat : Muhtarlığa bağlı hayvan barındırma yeri
- Tohur : Mahsül kiralamak, Zeytinlerin bu yıl tohuruna sattım)
- Topalak : Patates gibi kökü yumrulu ot
- Tombatmak : Takla atmak (size gelirken tombattım)
- Tosba :Kaplumbağa
- Tosmak : Dokunmak (Geçerken bana tostu)
- Tosmak :Kısaca ziyaret etmek
- Toba :Torba
- Töbosun : Yemin , Töybe olsun.
- Todurman :Kısa boylu Şişmanca (onu gördüm todurmanca)
- Tülü :Güleş yapan erkek deve
- Tünemek :Kümes hayvanlarının akşam kaldıkları yer
- Tüymek :Görünmeden kaçmak (Arkama döndüm tüymüş)
- Tüpültü : Gürültü (Korkudan yüreğim tüpüldedi)
- Tüsgü : Duman (Sivrisineklerden evi tüsgü yapdık)
- Tümsek : Biraz yüksek
- T : (N.Karabulut)
U
- Uçunmak :Sakınmak (Çocuğun üstüne çok uçunuyom)
- Uçurgeç :Uçurtma ( Dağa çıktılar uçurgeç uçuruyorlar)
- Ufulak :Kırıntı
- Uğrak :Yer (arabanın uğrak yeri değilmiş)
- Urgulamak :Dikişi elle irice dikmek (Pantolanı urguladım)
- Ulam ulam :Akın akın
- Uyaroğlu : Geçimli insan
- Ufecik : Küçücük
- Ucu Ucuna : Kıt Kanahat. (Kumaş ucu ucuna yetti)
- Ummak : Canı Çekmek istemek
- Urga :Hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen un.(urgası az geldi)
- Uçgan :Çok uçan, O tavuk çok uçtu.
- Umma : :Özenilen şey
- Ülen : Erkeklere seslenirken kullanılır.
- Ünle : Çağır ( Evde mi onlar ünle bakem)
- Üfümek :Üflemek (Ocağın altına üfür bakim)
- Ümük :Soluk borusu (sinirden ümüğünü sıkasım geldi)
- Ünberha : Gürültü, kavga (Onların evinde ünberha var )
- Ünlemek : Seslenmek, çağırmak (Evdeler mi? ünle bakim)
- Üç etek : : Eskiden giyilen parçalı etek.
- Üfelemek : Ufalamak, küçültmek. (Çorbanın içine ekmek üfeledim.)
- Üfürük : Soluk
- Ünüm Ünüm : Bağıra bağıra (ünüm ünüm ağladım.)
- Ürmek : Havlamak.
- Ürün : Kuruyan ot, bitki.( Dağlar ürünlük oldu.)
- Üsbaş : Giysi, elbise, (O çocuğun üstü başı tertemizdi)
- Üst baş : Tarlanın üst başında erik ağacı var.
- Üstünkörü : Gelişigüzel, özenmeden. (O temizliği üstünkörü yaptı.)
- Ütmek : Kazanmak.
- Ütülemek : Kıl ve tüylerin yanması. (Tavuğu ütüledim. tertemiz oldu.)
V
- Varmak :Yetişmek (evin yanına varasıya gada yoruldum.)
- Vali vakitsiz :Olur olmadık zamanda
- Va :Var. Sende tuz var mı? va va
- Vıyıklamak :Köpek yavrusunun çıkardığı ses
- Vıcık vıcık :Çok cıvık
- Velesbit : Bisiklet
- Vasağlılan : Güle güle git.
Y
Yadırgamak :Alışamamak (Yattığım yeri yadırgadım)
- Yağır :Binek hayvanlarının sırtında semerin açtığı yara
- Yakaca :Sivrisinek türü
- Yakınmak :Dert yanmak (kadıncağız kocasından yakındı)
- Yakılmak : Sevmek, sevgiyle bağlanmak, Alışmak. ( O kıza yakılmış)
- Yalak :Tavukların su içtiği topraktan kap
- Yakınmak : Dün kız kına yakındı.
- Yalın kat : İnce
- Yalap yalap : Işıl ışıl.
- Yalpak :Sevimli
- Yal yal yakarmak :Çok yalvarmak
- Yaman :İş bilir
- Yamılmak : Eğilmek
- Yamyaş :Tamamen ıslanmış, suyu dışarıda
- Yangın :Sevdalı (Üsenin oğlu Fatmaya yangın)
- Yastıgeç : Hamur açılan tahta
- Yakıştırmak : Yakıştırmak, uygun görmek
- Yatkın :Becerikli, alışkın, usta ( Eli işe yatkın)
- Yatık :Durduğu yerde eskimiş (çeyizler sandıkta yatık olmuş)
- Yavan :Tatsız (Aşureyi yavan yapmışlar şekeri az gelmiş)
- Yayınmak :Malları sergilemek (Bu hafta salı pazarında yayıncaz)
- Yayıntı :Ortalıkta bir sürü gereksiz eşya olması
- Yavuklu :Nişanlı (bizim kızın yavuklusu gelmiş)
- Yavuz :İyi huylu (Ayşe teyze çok yavuz kadın)
- Yavru :Civciv (Tavuk yavrularını gezmeye çıkarmış)
- Yaygı : Ürünlerin toprağa deymemesi için serilen çarşaf
- Yazma : Kenarları oyalı baş örtüsü
- Ye_gi : Hayvan yiyeceği (Hayvanların ye_gisi bitmiş)
- Yemeni :İnce tülbent bez
- Yemiş : İncir
- Yemkirmek : İçin için ağlamak.
- Yemeklemek :Ziyafet çekmek, yedirip içirmek.
- Yerevi :Tek katlı küçük ev( Yerevine badana yaptık)
- Yerinmek : Başkasından imrenmek.
- Yersiz : Gereksiz konuşan
- Yevmiye : Gündelik
- Yığıntıntı : Yıkıntı (Taş yığıntıları var orada)
- Yılık : Çarpık eğri (Yaptığı şeyi yılık yamuk yapıyor)
- Yılmak : Usanmak
- Yıprak : Aşınmış, eskimiş
- Yılışmak :Kendini Sevdirmek
- Yollu : Kötü yola düşmüş
- Yönet : Uygun (Fiyatı yönet veriyor)
- Yöntemsiz : Beceriksiz
- Yöntemli : Becerikli
- Yufka :İnce, hassas (çok yufka yürekli kardeşim benim)
- Yulasız : Başıboş
- Yumuk :Kapalı
- Yümek : Yıkamak (Bugün çamaşır yüdüm)
- Yumulmak : Üzerine gitmek
- Yuvalama : Kıyma ve hamurla yapılan düğün yemeği (sıkma)
- Yüklü : hamile
- Yüklük : yatak ve minderlerin konulduğu yer
- Yüzkiri : Utanılacak şey
- Yüzlü : Şımarık
- Ya ya : Hayır anlamında
- Yağın : Sırt (Yağınlarım ağrıyor)
- İmamköy.com :Nermin Karabulut
Z
- Zıbarasıca :Ölesice
- Zangadak : Birdenbire
- Zırlamak Kendi kendine söylenmek
- Zibidi : işsiz güçsüz dolanan erkek
- Zıpır : Güçlü ( zıpır gibi adam)
- Zırzop : Deli dolu
- Zibek : : Eskiden beşiklerde kullanılan tuvalet malzemesi
- Ziplenmek :Saplanmak.
- Zilli : Ahlaksız hoppa kadın
- Zorbaz :Huysuz
- Zolan : Zorlan (zolan evlendirdiler onu)
- Nermin Karabulut
İçeresinde İmamköy kelimesi geçen Aydın Ağızı Tekerlemeler
Gemencik gagısı bamak gibi
Umulu gagısı badak gibi
İmamköy gagısı va
Bamak bamak
Ebeyli gagısı va
Dınak dınak
Gagı va beli bükülü
Gagı va deli dövülü
Gemencik gagısınnan
Otakla gagısının fakı
Ota bamak gibi
Gagı va, gagıcık va
Gagıdan gagıya fak va
Bidene de mana (mani) ekleyelim.
- Alat alat gara ( siyah) pampır (motorlu tren) yörüdü (yürüdü)
- Yörüdü de gara duman bürüdü ( Her tarafa duman kaplaması)
- Dayanamam acılara Raziyem
- Ciğerim Aydın hastanesinde çürüdü.
- Aldık Aydın gızını, çekcez gari nazını 🙂
-
Aydın Şiveleri Cümle içinde kullanma
- Acı Soğuk : Çok soğuk olmak
- Acısını Çıkarmak: Önceden uğradığı maddi ve manevi zararı sonradan gidermek.
- Acısını Çıkarmak : Öç Almak. (Bana yaptıklarının acısını çıkardım.)
- Açık Kapı Bırakmak: İleri düşünerek ılımlı davranmak.
- Ağız Kalabalığı Yapmak: Gereksiz sözlerle karşısındakini şaşırtmak.
- Ağızı Kulaklarına Varmak: Çok sevinmek, sevincini her halinden çok belli etmek.
- Ağızının Suyu Akmak: Çok beğenmek, imrenmek.
- Ağızda Bakla Islanmamak: Sır saklamayı bilmemek. (Onun ağızında bakla ıslanmaz.)
- Ağızından Çıkanı Kulağı İşitmemek: Sözleri düşünmeden , öfke içinde konuşmak.
- Ağızını Bıçak Açmamak: Suskun kalmak, hiç konuşmamak.
- Ağızı Var Dili Yok: Sessiz sakin kendi halinde
- Akıl Karı Olmamak: Yaptığı işin akıllı bir kişinin yapacağı birşey olmamak.
- Akla Karayı Seçmek: Çok mücadele vermek. zahmet çekmek
- Aklına Gelen Başına Gelmek: Bir konu hakkında düşündüğü kötü şeyin olması
- Ana Baba Günü: Çok kalabalık, kimsenin kimseye tanımadığı kalabalık.
- Adam Yerine Gomag: Önemsemek, (onu adam yerine godum)
- Adı Batasıca : Öldüğünde unutulup gitsin.
- Ağız Bakmak: Birinin sözüne inanmak.
- Ağız Dalaşı Etmek: Kırıcı sözlerle tartışmak.
- Ağızını Tutmak: Sabırlı olup yanıt vermemek.
- Allah Beygirini Versin.: Bir neyi beddua
- Alın Gabağı: Alnının ortası ( onu alın gabağından vurmuş)
- Ar Damarı Çatlamak: Alın ortası, iki kaşın birleştiği yer.
- Ansan Ayıp Yutsan Böyük : Sırın önemi
- Astarı Yüzünden Böyük: Yapılan iş sonucu elde edilen kazanç, maliyetten az olması
- Arıye Dayağı: Kavga edenleri ayırmaya çalışırken yenilen dayak
- Ası Söylemek: İdalı konuşmak. şart koşmak
- Atınan Apeyi Dövüştürmek:iki kişinin arasına fitne sokup kavgaya neden olmak.
- At Üstünden Orak Biçmek: Kolay olan işi yapmak.
- Adamın Dediği Dedik Çaldığı Düdük : İnat etmek
- Adam Ekmeği Meydan Ekmeği Evlat Ekmeği Zindan Ekmeği : Eşinin ekmeğinin önemi
- Adını Goymak :Parasını belirlemek, söz vermek
- Ağız Öğretmek : Yol göstermek.
- Aşam bazarı : Akşam üstü pahalı veya ucuz almak
- Ağzını bozmak : Küfürlü konuşmak
- Ağzını tutmak : Cevap vermemek , susmak
- Ayaklana gara su inmek:Yürümekten çok yorulmak. Ore varınceye gada ayama garasu
- Ayıya oyna demişle dokuz dükkan yıkmış: Sakar birisi için söylenen söz
- Ahı Gitmiş Vahı Kalmış : Yaşlanmak, çökmek
- Ahmak Islatan : Az az yağan yağmur
- Ayın Oyun Etmek: Hile karıştırmak.
- Akça Gavak Yaprağı Gibi Dönmek : Dönek olmak. İşine geldiğine göre davranmak.
- Akıllı Deliye Söyletirmiş: Söylemesi zor olan tenteşikli şeye saf birine söyletmek
- A_şam oltu : Akşam üzeri (a__şam oltu size geleceğiz.)
- Alçak Eşeğin Binmesi Kolay Olurmuş: Sessiz insanlara herşey yaptırmak.
- Aldı Aşarı Gitmek : Önüne geçememek.
- Alışmamadık Kıçta Don Durmazmış: İşe eğreti olmak. Eline iş yakışmamak.
- Allem Gallem Etmek : Oyun etmek bir şeyin özüyle oynamak,
- Aldı Aşırı Gitmek : Önüne geçememek.
- Alışmadık götte don durmazmış: İşe eğreti olmak
- Allem gallem etmek : Oyun etmek bir şeyin özüyle oynamak, hile karıştırmak
- Anan anan gadın anan : Sonuca ulaşamamak.
- Aş Vurmak : Yemek Yapmak. Fasille (fasulye) aşı vurdum ocağa
- Hz. Derleyen Nermin KARABULUT
- Anasından emdiği süt burnundan gelmek: Bir işi yaparken, çok zahmet çekmek
- Akla garayı seçmek: Bir işi yapmak için çok uğraşmak.
- Alnının çatısı : Alnının ortası (Alnının çatısından vurmuş)
- Ansan Ayıp Yutsan Böyük : Söylenmeyecek ar yapılan sözlük
- Ardamarı çatlama :Ahlaksızlaşmak, yüzsüz olmak(onun ar damarı çatlamış)
- Askarı yüzünden bahalı :Birşeyin pahalı geldiği belirtmek. Ası söylemek : Şart koymak.
- Aşamdan galan aş ağız yakmaz : Olayın soğuması
- Aşık atmak : İdda etmek, yarışmak, sen onunla aşık atabili misin o çok zengin
- Atlan apeyi döğüştümek: Arabozucu
- Aval aval bakmak : Safça (yüzüme aval aval bakma
- Ayağını Gaydırmak : Kötülük yapmak
- Ayak dıvıştısı : Ayak sesi
- Ayan beyan belli :Açıkça belli etmek (rüyamda ayan beyan gördüm)
- Ayran gönüllü : Çabuk fikri değişen
B
- Benenari Yaptı: Özenmeden gelişigüzel yaptı.
- Benenari :Bi Kız Gödüm benenari güzel değil
- Başa Dapmak :Yapılan iyiliği yüzüne vurmak
- Basireti bağlanmak: Olacakları bildiği halde konuşamamak. Olumlu davranmak.
- Ayağını sürümek: Gittiği yere başkalarının da gelmesi
- Başını yimek :Kendi yıkımına neden olmak
- Baş yaptırmak :Düğünde saçını yaptırmak için koaföre gitmek.
- Bayramda Seyranda : Ara sıra anlamında
- İmamkoy.com
- Bazada ağız gömek :Gözlemlemek,
- Bekara garı boşamak goley : Sene göre hava hoş
- Boş bulunmak :Ağızdan çıkan söz, veya yapılan iş
- Çaka satmak :Çalımlı olmak
- Cav cav sıcak : Öğle zamanı olan sıcak, saat oniki -üç arası
- Cinleri başına toplanmak : Çok sinirlenmek
- Çatal gazık yere batmaz
- Çayın daşınla çayın guşunu vurmak
- Dabanı Ağır : Ağır hareket etmek. Yaptığı şeyi usul usul yapmak
- Deli debbek : Dengesiz, delimtırak. (Deli Tebbek konuşma)
- Deveyi yardan bir tutam ot attırır. Hırslı olmak.
- Dulgarı Beslediği: Ahlaksız hareketler sergileyen
- Dikin Tutmamak: Bir işte başarısız olan, veya bozulan aletlerde eski işlevi gibi olmamak
- Depik atmak : Tekme atmak.
- Dış kapının mandalı : Aileden olmayan kişi
- Dinelmekten yoruldum : Uzun süre ayakta kalmak
- Dumre vemek : Hızlıca hareket etmek
- Dünya yansa el gada hasırı olmamak: Umursamaz olmak. Hiç bir şeye dert etmemek.
- Eften püften: derme çatma yapılan şey.
- Enkine ore goma: Onu oraya koyma
-
- Ekmek garıştırması: Bayatlamış ekmekleri tavlandırılarak kızartılması
- El pençe divan durmak.: Saygı ile karşılamak.
- Engi bengi olmak : Şaşırmak aptallaşmak
- El Öpmelen Dudak Aşınmaz : Bir işi yaptırmak için ricada bulunacaksın
- Elen Telen Etmek : Boşa harcamak, kıymetini bilmemek.
- Esip Gürlemek : Bağırıp çağırmak ( patron esti gürledi )
- Eşek ne Anlar Hoşaftan ( Koşaf 🙂 :Değeli olan şeylerin değerini bilmeyen kişi
- İki Ucu Bir Araya Gelmemek: Başarısız olmak. İşte Muvakkak olamamak.
- İreng Etmek : Eziyet etmek, karıdaki kişiye yıpratmak.
- İncirin gurdu içinden : Kötülüğün içten yapıldığı anlamında
- Gayar Etmek : Küfürlü konuşmak. (onu bir gayarladım.)
- Gov Sokmak: Arada laf taşımak. Ayşe govcu birisi
- Gıymatı Sakızlı kanfilde yok :Birisine gereğinden fazla değer vermek
- Gönül koymak : Gücenmek göz belertmek : Korkutmak
- Gözleri fel fecir okumak: Açıkgöz, fırlama
- Gözkulak olmak : Gözetmek, Evini göz kulak ol çarşıya gidiyom.
- Gözü kızarmak : İradesine sahip olamamak. Kaç onun gözü kızarmış
- Hamı Yugumak : Hamur Yoğurmak.
- Gudurmuş Köpek Başını Yer: Öfkeli kişinin başına herşey gelir.
- Gumba Dolması : Koyun bağırsağından pirinçle yapılan dolma
- Guzu Göbeği : Ağaçlık alanlarda yetişen işkembe görünümlü mantar
- Güce Gitmek : Alınmak Gücenmek; Onun lafları çok gücüme gitti
- Gıcık Etmek : Sinir etmek
- Hacı Yolu Bekler Gibi Yolunu Gözlemek: Merakla birisini beklemek
- Hap Hapına Gelmek: Karşı karşıya gelmek. Randevusuz, beklenmedik
- Haşat Olmak: Parçalanmak kırılmak. ezilmek, anınmaz olmak.
- Hap Hapına Gelmek : Karşı karşıya gelmek. Aşa ile hap hapına geldik.
- Hinayetlik Etmek :Yaramazlık etmek.
- Hora Geçmek. Yapılan şeyden hoşnut olmak, memnun kalmak
- Tava Gelmek: Yola gelmek, kanmak
- Hunu Huraya koy : Onu şuraya koy
- Tava Gelmek :Toprağın sürmeye elverişli hale gelmesi
- Nermin KARABULUT İmamkoy.com.
- Tavuk Garankısı: Göz hastalığı
- Tebdili Davmak: Dikkatli ölçülü davranmak
- Tek Durmak: Uslu sakin durmak
- Tepe Taklak Gitmek :Düşmek, veya iflas etmek
- Tingil Tepeye Çıkmak: Yükseğe çıkma
- Unu Eleyip Eleyi Asmak:Yaşlanmak, işlerden uzak durmak
- Uzun Oturmak:Yarı yatmış durumda oturmak.
- Ümüğüne Basmak: Boğazına çökmek.
- Üstüne Yatmak: Aldığını vermemek.
- Varı yoğu :Nesi varsa onun
- İki Ucu Bir Araya Gelmemek: Başarısız olmak. İşte Muvakkak olamamak.
- İreng Etmek : Eziyet etmek, karıdaki kişiye yıpratmak.
- Kaskatı Söylemek: Acımasızca, söylenecek sözleri yüzüne söylemek
- Kayar Etmek : Küfürlü konuşmak
- Kelli Kulaklı : Hali vakti yerinde, vücudu’da sağlam boylu boslu
- Kov Sokmak : Arada laf taşımak. fitlemek.
- Kölük Vermek: Kıskandırmak ( Bene kölük vedi, tansiyonumu çıkardı.)
- Matırak Geçmek : Şakalaşmak alay etmek. (Ayşe’yle matrak geçtik biraz)
- Marangoz Keseri Gibi Dönme: İşine geldiği gibi dönen
- Mırın Gırın Etmek: İsteksiz davranmak
- Muştuluk Vemek : Müjdelemek, Karşılığında hediye almak
- Ne oldum delisi olmak : Sonradan görerek ne yapacağını şaşırmak
- Nevri Dönmek : Şaşırmak, ne olduğunu bilmemek.
- O Gidenlerde : Çevrede oralarda ( O gidenlerde ne gören olmuş ne duyan)
- Ozanlık etmek. Şakalaşmak, şakacı espiri üreten
- Öbek Öbek: Küme küme
- Ödü Bokuna Garışmak: Çok Korkmak.
- Özene Bezene; İtina ile seçmek, işi önemseyerek yapmak.
- Palaz Paldıraz : Üstünkörü yapmak, veya çıkmak
- Papı Yemek: Azarlanmak. (Onun papısını ben yedim biyo)
- Paşaya Kelle Yetiştirmek: Hiç yoktan acele etmek
- Peygamber Devesi : Çekirgeye benzeyen yeşil, cılız, ince, uzun böcek
- Pestili Çıkmak: Aşırı yorulmak
- Sebat Etmek: Sadık kalmak, devam ettirmek.
- Siyim Siyim: Sızıntı, (Yavaş yavaş ağlamak.)
- Söz Kesmek :Evliliğe dair söz verilmesi
- Südü Bozuk : Ahlakı bozuk kişi
- Suya Girinmek : Banyo yapmak.
- O Gidenlerde : Çevrede oralarda ( O gidenlerde ne gören olmuş ne duyan)
- Ozanlık etmek. Şakalaşmak, şakacı espiri üreten
- Öbek Öbek: Küme küme
- Ödü Bokuna Garışmak: Çok Korkmak.
- Özene Bezene; İtina ile seçmek, işi önemseyerek yapmak.
- Oldum olası : Her zaman, önceden beri
- Varı yoğu :Nesi varsa onun
- Verip Veriştirmek: Ağızını geleni söylemek.
- Yakı Olmak: Miydesi bozulmak rahatsızlanmak
- Yalama olmak: Aşınmak
- Yalap yalap: Parıl parıl
- Yalancısı olmak : Başkasından duyduğunu diğer kişiye aktarmak.
- Yalınayak başı kabak: Başında örtü ayağında pabuç olmaması
- Yaptığını yanına gomamak (koymamak): İntikam almak
- Yarenlik (aynı) etmek: Aynı yaştaki kişilerin arkadaş olması muhapbet etmesi
- Yarım avuç: Az birşey
- Yarım yamalak: Bir işi eksik yapmak
- Yavan ağız : Gereksiz konuşmak.
- Yayan Yapıldak: Ayakkabısız yola gitmek
- Yüz tutamağı: İyilik yerine verilen hediye
- Yüzkiri olmak : Utanılacak durumda olmak
- Yünmek : Yıkanmak
- Zivanadan Çıkmak :Sabrının iyice taşması
- Zifiri Karanlık : İyice karanlığın çökmesi, hiç birşey görmemek.
- Ildır ıldır ıldıramak : Parıl parıl parlamak.
- Göz Göze Görmemek : Toz, Duman, Sis Çökmesi
-
- Eften püften: Derme çatma yapılan şey.
- Enkine ore goma: Onu oraya koyma
- Ekmek garıştırması: Bayatlamış ekmekleri tavlandırılarak kızartılması
- El pençe divan durmak.: Saygı ile karşılamak.
- Engi bengi olmak : Şaşırmak aptallaşmak.
- El Öpmelen Dudak aşınmaz: Bir işi yaptırmak için ricada bulunacaksın.
- Elen telen etmek : Boşa harcamak zarar etmek
- Esip gürlemek : Bağırıp çağırmak
- Eşek ne anlar Hoşaftan : Değerli olan şeylerin değerini bilmeyen kişiye denir.
- Fıngıldaklı kişi: Oynak kişi
- Gayar Etmek : Küfürlü konuşmak
- Kelli Kulaklı : Hali vakti yerinde, vücudu’da sağlam boylu boslu
- Gov Sokmak : Arada laf taşımak. fitlemek.
- Kölük Vermek: Kıskandırmak ( Bene kölük vedi, tansiyonumu çıkardı.)
- Matırak Geçmek : Şakalaşmak alay etmek. (Ayşe’yle matrak geçtik biraz)
- Marangoz Keseri Gibi Dönme: İşine geldiği gibi dönen
- Mırın Gırın Etmek: İsteksiz davranmak
- Muştuluk Vemek : Müjdelemek, Karşılığında hediye almak
- Ne oldum delisi olmak : Sonradan görerek ne yapacağını şaşırmak
- Nevri Dönmek : Şaşırmak, ne olduğunu bilmemek.
- O Gidenlerde : Çevrede oralarda ( O gidenlerde ne gören olmuş ne duyan)
- Ozanlık etmek. Şakalaşmak, şakacı espiri üreten
- Öbek Öbek: Küme küme
- Ödü Bokuna Garışmak: Çok Korkmak.
- Özene Bezene; İtina ile seçmek, işi önemseyerek yapmak.
- Palaz Paldıraz : Üstünkörü yapmak, veya çıkmak
- Papı Yemek: Azarlanmak. (Onun papısını ben yedim biyo)
- Paşaya Kelle Yetiştirmek: Hiç yoktan acele etmek
- Peygamber Devesi : Çekirgeye benzeyen yeşil, cılız, ince, uzun böcek
- Pestili Çıkmak: Aşırı yorulmak
- Sebat Etmek: Sadık kalmak, devam ettirmek.
- Siyim Siyim: Sızıntı, (Yavaş yavaş ağlamak.)
- Söz Kesmek :Evliliğe dair söz verilmesi
- Südü Bozuk : Ahlakı bozuk kişi
- Suya Girinmek : Banyo yapmak
- Şaka Şellen Yapmak: Şakalaşmak, espiri yapmak
- Şangır Şungur: Çok ses çıkarmak. Anahtarı şangur şungur etti
- Tava Gelmek: Yola gelmek, kanmak
- Tava Gelmek :Toprağın sürmeye elverişli hale gelmesi
- Tavuk Garankısı: Göz hastalığı
- Tebdili Davmak: Dikkatli ölçülü davranmak
- Tek Durmak: Uslu sakin durmak
- Tepe Taklak Gitmek :Düşmek, veya iflas etmek
- Tingil Tepeye Çıkmak: Yükseğe çıkma
- Unu Eleyip Eleyi Asmak:Yaşlanmak, işlerden uzak durmak
- Uzun Oturmak:Yarı yatmış durumda oturmak.
- Ümüğüne Basmak: Boğazına çökmek.
- Üstüne Yatmak: Aldığını vermemek.
- Varı yoğu :Nesi varsa onun
Verip Veriştirmek: Ağızını geleni söylemek
-
- Yakı Olmak: Miydesi bozulmak rahatsızlanmak
- Yalama olmak: Aşınmak
- Yalap yalap: Parıl parıl
- .Devamı……..Bzk: Şiveler deyimler yazısı
Daha önce sitemizde Aydın şivelerimizi takip edenler yeni kelimeler eklenmiştir. Aydın ve diğer illerde olanlar Aydın ağızını (şivesini) merak edenler ne diyo 🙂 bu diyenler (Yurt Dışı Almanya, Kazakistan, Belçika, Hollanda, Danimarka, İsveç) vatandaşlarımız
Kaynak gösterilmeden kopyalanması yasaktır.
Değerli okuyucularım şivelerimiz (Aydın Ağızı) yazımız masa üstü bilgisayarda hazırlanmıştır. Bu nedende mobil veya tablet cihazlarımızda yazılarda kaymalar olabilir. Buda anlam bozukluğuna neden olur. Şivelerimizi mümkünse masa üstü bilgisayardan takip ediniz. Saygılarımla
DERLEYEN : Nermin KARABULUT
nermin124@hotmail.com
Yeşil imamkoy facebook imamköy tanıtım facebook
Beğenilerinizi bekliyorum. Şivelerimizi örneklerle daha da zenginleştireceğim.
Beğen beğen verelim gariiiiii