İmamköy’ün Kadın Efesi Çete Emir Ayşe Kimdir? İmamköylüler’den sözlü gerçek anlatım.
EFE AYŞE (1894-1967) (İmamköylü’dür)
Efe Ayşe 1894 yılında Aydın Merkez İmamköy’de doğmuştur. Çeteler sülalesinden gelmektedir. Çocukluğu gençliği hep İmamköy’de geçmiştir. Babasının adı Mustafa’dır. 1910 yılında Kayacık Köyü nüfusuna kayıtlı Mustafa adlı kişi ile evlenmiş, bu evlilikten iki kız çocuğu olmuştur.
Eşi Mustafa 1915 yılında Çanakkale Cephesinde askere alınmış ve bu cephede şehit düşmüştür. Efe Ayşe eşinin şehit düşmesi üzerine tekrar İmamköy’e yerleşmiştir. Çete Emir Ayşe’yi köyümüzden tanıyan komşuları Zikriye Yavaş anlattı. Uzun boylu sarışın güzel bir kadın olduğu söyleniyor. Sırtına tüfeğini takar (asar) öyle gidermiş gittiği yere gözü kara, cesur birisi olduğu söylenmektedir.
Yunanlıların 1919 yılında Aydını işgali sırasında İmamköy’ü ele geçirmeleri üzerine silahlanarak Umurlu’daki Sancaktar Ali Efe grubuna katılmıştır. Aynı gruptaki Çiftlikli Kübra ve Ayşe Çavuş ile birlikte ilk olarak Kepez sırtlarında düşmanla savaşmış, daha sonra Aydın Cephesinde yer almıştır. Düşmanın Aydın’dan birinci kez çıkartılması üzerine köyüne geri dönmüştür.
Aydının Yunanlılar tarafından ikinci kez işgali üzerine Yörük Ali Efe grubuna katılarak Köşk Cephesindeki muharebelerde yer almış ve Milli Mücadelenin sonuna kadar savaşmıştır. Bu Kahraman Türk kadını “Benim yaptığımda ne var ki herkes yapar” diyerek ne kadar yüce ve alçak gönüllü olduğunu dile getirmiştir.
Çete Emir Ayşe yunan askerlerine karşı direnen güçlü, kadınlarımıza ışık ve yön veren , bir lider hanımdır. Kadınlarımıza önderlik yapmış, ülkenin yunan işgalinden kurtarışında birtakım yerlere giderek üzerinden kilitli olan kadınların kapı kilitlerini kırmak suretiyle onlara esaretten kurtaran bir liderdir. Kahraman ÇETE EMİR AYŞE N. Karabulut
Efe Ayşe Milli Mücadeledeki başarılarından dolayı Gazi Mustafa Kemal Paşanın teklifi ile TBMM tarafından Kırmızı şeritli İstiklal Madalyasına layık görülmüştür. Çete Ayşe, Kuva-yı Milliye tarihinde ilk kadın efe unvanını almıştır.
İmamköy’lü 23 yaşındaki kahraman Türk kızı Yörük Ali Efe çetesi ile birlikte düşmana vurulan ilk darbe olan Malgaç baskınına ve daha bir çok savaşa o da katıldı. Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar kahramanca savaştı.
Çete Emir Ayşe der ki,
Bazı kadınların içinde bir pehlivan; bazı erkeklerin içinde de, korkaklıklarından dolayı, bir kadın gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börk başındır. Mademki burası bizim vatanımız; biz de bu vatanın olmalıyız.
Çete Ayşe, TBMM tarafından Kırmızı Şeritli istiklal Madalyasına layık görülmüştür.
“Efe“ Özellikle Batı Anadolu köy yiğidi, zeybektir. Efe olmak da efe kalmakta zordur. Efe, geleneğine göreneğine, kültürüne, diline düşkün, onurlu, yiğit, dürüst seçkin kişilerdir. Efeler çetelerin lideri konumundadır. Efe zeybek topluluklarının başkanına verilen adıdır. Ege bölgesi özellikle Aydın ilimiz efenin harman olduğu bir yerdir. Efelik zalime baş kaldırmaktır. Onurludur, yiğittir, özü sözü birdir, vatanseverdir kısacası düşman karşısında dimdik ayakta durabilmektir.
Zeybek: Bir efenin yanında bulunan yiğitliği ve gözü pekliği ile öne çıkmış, kızanların eğitimi ile görevli kişi, Özellikle Batı Anadolu’da efelere verilen ad. Ege Bölgesi’nde Kızanlıktan yetişmiş, iyi nişancı, zeki ve yürekli kişilere zeybek olabilirler.
Kızan: Bir efenin çetesine yeni katılan gençlere denir. Bir efenin yanında olmak isteyen genç erkekler efeye başvururlar eğer efe tarafından kabul edilirlerse bir tören yapılarak ekibe alınırlar ve yetişmelerinden zeybekler sorumlu olurdu. Kızanlar hiç sorgulamadan efelerin emirlerini yerine getirirler.
“Çete“ Kelimesi yaptığım araştırmada ortak amaca ulaşmak için kendi kararlarıyla aralarında sıkı bir birlik kuran kümeye çete denir. Yada Ordu birliklerinden olmayan küçük birliktir. Çete Ayşe Kuvâ-yı Milliye tarihinde ilk defa efe elbisesi giymiş, ilk defa “Efe” unvanı almış mücahit bir kadın olarak Türkiye tarihine geçmiştir.
ÇETE NEYE DENiR?: Bu yazıda sözünü ettiğimiz çete Mondros Ateşkes Antlaşmasının ardından İzmir ve Aydın’ın işgali üzerine Yerel sivil örgütlenmeler, Kuva-yi Milliye olarak ortaya çıkan ve düzenli ordulardan oluşan işgalci güçlere karşı gerilla savaşı uygulayan bağımsız yerel örgütlenmelerdir. Bu örgütler daha sonra TBMM’nin kurulması ile birleştirilmiş ve İnönü Savaşı sırasında da düzenli orduya dönüştürülmüştür.
İmamköylü Çete Emir Ayşenin Fotografı Hz: Nermin Karabulut
Kuvva-yı Milliye nedir? Arapça bir kelime olan Kuvva sözcüğü güç anlamına gelir. Dilimize ise Kuva-yı Milliye terimi ulusal güçler anlamında girmiştir. Kuva-yı Milliye Yapılanması, işgal altındaki ülkelerde halk tarafından oluşturulmuş sivil direniş örgütlerine verilen addır.
Kuva-yı Milliye :1.Ülkemizde ulusal Kurtuluş Savaşına katılan herkesi kapsayan bir kavram olarak kullanılmıştır. Anadolu’nun Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan birliklerince işgal edildiği ve Mondros Mütarekesi ile ağır koşulların dayatıldığı dönemde çeşitli yörelerde Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı günlerde doğan milli direni? örgütlerine verilen isimdir Kuva-yı Milliye.
İlk Örgütlü Kuva-yı Milliye Hareketi :İzmir’in işgalinden sonra vatansever bazı subayların halkı örgütlemesi ile Ege Bölgesi’nde başlamıştır. Batı Anadolu’daki Kuva-yı Milliye birlikleri düzenli ordu kuruluncaya kadar geçen sürede Yunan birliklerine karşı vur- kaç taktiği ile savaşmıştır.
İlk Örgütlü Kuvayı Milliye Hareketi: Yunanlıların Mondros Ateşkes Antlaşmasının İtilaf Devletleri kendilerinin güvenliğini tehdit eden herhangi bir durumun ortaya çıkması halinde hangisi olursa olsun stratejik noktaları işgal etme hakkına sahip bulunacaktır. diyen 7. Maddesi gereğince 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmeleri üzerine başlamıştır.
Batı Anadolu’da Kuva-yı Milliye Hareketi: Yunanlıların Mondros Ateşkes Antlaşmasının itilaf Devletleri kendilerinin güvenliğini tehdit eden herhangi bir durumun ortaya çıkması halinde hangisi olursa olsun stratejik noktaları işgal etme hakkına sahip bulunacaktır. Diyen 7. Maddesi gereğince 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmeleri üzerine başlamıştır.
İzmir’in işgal Edilmesi: Yunanlıların bununla yetinmeyip Aydın’a doğru ilerlemeleri Aydın’daki 57. Alay Kumandanı Miralay Mehmet Şefik Aker ve bir grup vatanseveri endişelendirmiş. Bu nedenle de İstanbul Hükümetinin İşgale karşı çıkılmamasını isteyen direktiflerine rağmen işgale karşı gelmişlerdir.
27 Mayıs 1919’da Aydın’ın da işgal edilmesi üzerine:Yunan işgaline karşı koymak için Aydın dağlarında bulunan Efelerin desteğini almak amacıyla Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe ile görüşmüşler, bu görüşme sonrasında ise 1 Haziran 1919’dan itibaren köylerden gönüllüler toplanmaya başlanmıştır.
Malgaç Baskını: 5 Haziran’ı 6 Haziran’a bağlayan gece Yörük Ali Efe ve yanındakiler 17 kişilik bir ekiple Çine’den kuzeye doğru yola çıkmışlar kendilerine yolda katılanlarla beraber 15-16 Haziran 1919 gecesi Sultanhisar’a 1,5 Km mesafedeki Malgaç Deresinin üstünde bulunan ve bir Yunan Karakolunun bulunduğu Malgaç Köprüsüne baskını düzenlemişlerdir.
Çete Ayşe İmamköylü’dür. O bir annedir. iki kızı vardır.( Huriye ve Hafize) okuma yazma bilmez, şehit hanımıdır. Kıt kanaat geçinip gitmektedir. Durum böyleyken köyünde sakin bir hayat sürdüren adı Emir Ayşe olan 23 yaşındaki ev hanımı çok zor şartlar altında silahlanıp düşmanın karşısına çıkmıştır. Çete Ayşe o günlerin ıstırabını yüreği yanarak duymuş bir vatanseverdir. O yola çıkınca diğer kadınlar, kızlar peşine takılmıştır, bu yönüyle bölgenin diğer kadın kahramanlarına öncü olmuştur.
Öncülüğüyle de kadın kahramanlarımızın sembolüdür. Zaferi gören bahtiyarlardandır.
Çete Ayşe’nin Silah Arkadaşları Şerife Ali Kübra (Çiftlikli Kübra)
Kısa boylu, biraz kilolu ve geçirmiş olduğu sıtma hastalığı nedeniyle sararmış bir yüze sahiptir. On yedi yaşındadır. Aydın’ın Çiftlikköyü’ndendir. İçinde Yunana karşı bir kin ve öfke vardır. Öfkesi gözlerinden bellidir. Hani derler ya ateş püskürüyor yunana karşı ateş püskürmüştür. Aşırı milliyetçidir. Annesini kaybetmiş babasıyla yaşamaktadır.
Düşman Aydın’da geldiğinde nişanlıdır. Şerife Efe, birgün rüyasında Çete Ayşe’yi görür onunla birlikte savaşa katılmak istediğini babasına söyler. Babası bunu onaylamaz fakat o dinlemez babasının erkek kıyafetini giyerek evden çıkar babası ne kadar itiraz etsede nafiledir o kafasına koymuştur, bir kere düşmanı yenmeye babasının itirazına şu cevabı verir: “Ülkem düşman işgalindeyken ben nasıl evlenip çocuk sahibi olabilirim. Şimdi düşmanı kovma vakti, sağ kalıp geri dönersem evlenirim, çocuklarım olur.” Bunun üzerine Çete Ayşe ile daha sonra Yörük Ali Efe ile düşmana karşı savaşır. Yörük Ali’nin 3. Kızanı olarak tarihe geçer. Savaştan bir süre sonra gösterdiği yararlılık nedeniyle kendisine maaş bağlanmak istenir. Ancak Kübra Efe “Vatan’ı kurtarmanın karşılığı olmaz.” diyerek maaş bağlanması teklifini red eder. Sağol Türk kadını sana da yakışan budur.
Yörük Ali Efe 1895 yılında Aydın’ın Sultanhisar beldesinde doğdu. Babası Sarıtekeli aşiretinden İbrahim oğlu Abdi, annesi ise Yörükler’in Atmaca aşiretinden Fatma’dır. 19 yaşına geldiğinde dağlarda dolaşan Alanyalı Molla Ahmet Efe’nin birliğine katılmak isteyen Yörük Ali, ağır bir sınavdan geçirilerek gruba alındı. Orta boylu, kumral, balıketli, ablak çehreli, aslan gibi bir delikanlıydı. Kısa zamanda tüm zeybeklerin güvenini ve sevgisini kazanarak grupta ikinci adam konumuna yükseldi. Ahmet Efe’nin Bozdoğan Kavaklıdere baskınında ölmesi üzerine de birliğin başına geçti.
KURŞUNUN ATILDIĞI GÜN (Malgaç) Baskını
Milli kuvvetlerin Aydın Cephesinde Sultanhisar’da Malgaç köprüsü başında düşmana ilk kurşunları attıkları gündür. O gün Yörük Ali kumandasındaki kırk kişilik bir kuvvet Menderes nehrini geçerek köprü yanındaki bahçeye çadır kuran 20 (yirmi) kişilik düşmana hücum etmiş bunlardan 19 tanesini öldürmüş birisi yaralı olarak kaçmıştır. Aydın halk evi burada bir anıt inşaatına karar verdiği gibi her sene tekrar edeceği merasimden birincisini yapmıştır. Heyet Malgaç köprüsünde toplanmıştır. Merasim İstiklal maaşının okunması ile başlamıştır. O sene yapılan törenden bir kare fotoğraf
ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI
Ateşinin ilk kıvılcımının yakıldığı yer olan Malgaç Köprüsü baskını Yunan işgaline karşı Milli Direnişin de başlangıcı olur. Kuvva-yı Milliye adını verdiğimiz bu kuvvetler, düşmana karşı ülkenin korunması ve savunmasının pekiştirilmesi, birlik ve beraberliğin sağlanmasını hedeflemişlerdir.
Yaşlı-Genç Kadını Erkeği
Bu yüzden de, vatanın işgali karşısında halkın malının, canının, dininin, arz ve namusunun korunması, kısaca ülkeye karşı olabilecek her türlü saldırıya karşı eski askerî komutan ve askerler ile bunlara katılan halkın kendi aralarında oluşturdukları savunma birliklerine Kuvvâ-yı Milliye denilmektedir.
Milli Mücadelede kahraman kadınlarımız bütün gün akşamlara kadar fedakarca düşman ateşi içinde korkmayarak çetelerimize su, ekmek gayret vererek ne kadar güçlü olduğumuzu gösterdiler. Kadınlar birbirlerine birlik beraberlik çağrısı yaptılar ne duruyorsunuz erkeklerimiz erlerimiz genç kızanlarımız savaşırken bize beklemek durmak yakışmaz biz de elimizden geleni yaparak birlik beraberlik yapalım hiç bir şey yapamazsak bir testi su, yoğurt evde ne unu varsa darı veya arpa ununda ekmek çörek bazlama yapıp savaşçılarımıza götürelim. Gerek Yunanlılarla kanlı çarpışmaların yapıldığı Aydın Savaşı, gerekse işgal yıllarının tamamında Türk kadının rolü büyüktür.
Efe Çete Ayşe, ilk kez Kuvay-i Milliye tarihinde efe elbisesi giymiş, ilk kez “Efe” unvanını almış mücahit bir kadındır.
Çete Emir Ayşe,1894 yılında İmamköy’de doğmuş, 1910 yılında Kayacık köyünden Mustafa ile evlenmiş bu evliliğinden iki kızı olmuştur. Eşi I. Dünya Savaşı sırasında şehit olmuştur. Eşinin şehit olması üzerine İmamköy’e yerleşmiştir.
Çete Emir Ayşe, Yunanlıların İzmir’i işgal ettiği 15 Mayıs 1919’da henüz 23 yaşındadır. Eşi I. Dünya Savaşı sırasında yaralanmış ve Ankara Hastanesinde şehit olmuş iki çocuklu bir dul bir kadındı. Yunanlıların Aydını da işgal etmeleri üzerine gelin olurken kendine takılan altını Aydında satarak onun parasıyla bir mavzer alarak İmamköy’e geri döner. Ayşe Efe Konuyu şöyle aktarır. “Yunan Aydına geldiğinde İmamköyü’nde idim. Yunan Aydına gelmezden altın paramı boynumdan atıp martini aldım ben. On beş gün evvel düşman Nazilli’ye geçti. Bu tarafa geçer iken yakmağa başladı.. Dayanamadım, köylü,
“Büyük adamlar silahı olanlar alsın çıksın dedi. Aldım Martiniyi çıktım.»
Çete Emir Ayşe, Çiftlikli Kübra, Ayşe Çavuş
Aydın’ın Yunanlılar tarafından işgali üzerine silahını alıp, çocuklarını da komşusuna emanet eden Emire Ayşe dağa çıkar. Burada Halil İbrahim Efe ve Sancaktarın Ali Efenin çetesine katılır . Çiftlikli Kübra ve Ayşe Çavuş da Yunan işgaline karşı direnmek için dağa çıkmıştır.
Ayşe Efe Bu Olayı bu şekilde aktarmaktadır. “Andon Ağanın çiftliğine geldik. Yunanlılara Kepezde bastık. Orada harp olur iken biz Kepezden saptık. İçimizde bir ihtiyat zabiti vardı?. Şehit verdik.. Daha ertesi günü Nazilli’den Takazan Mehmet Efe geldi. Onlardan Zindan Deresinin Oradan bastık. Üç gün oradan bastık.. Aydının aşağı başından çıktık.” dedi. Ayşe Efe kendisine verilen ceket, pantolon ve postalı giyerek tarihte « Aydın Muharebeleri « diye anılan savaşa katılır. 28 Haziran 1919’da başlayıp 30 Haziran 1919’da sona eren ve Aydının birinci kez Yunan işgalinden kurtarıldığı savaştan sonra Aydın 3 Temmuz 1919’da tekrar işgal edilir ve işgal 07 Eylül 1922 ye kadar sürer. “Yunan Bir Daha Aydın’a geldi. Kaçtım. Koçarlı tarafına geldim. Yörük Alinin maiyetine. Onun ilende Üçyola gittim. iki gün orada çakmak çaldım. Ondan sonra «Eğri kavakda» izinli geldim. Bitti. Dalmadayım şimdi. Efem gitme yetişir gari dedi”
Ayşe Efe’nin Kuvva-yı Millîyeyse nasıl katıldığını elinde silah kaçan birinin elinden silahını almasının ardından bir de dürbün bulmuş, savaşa katılmış, savaşta yaralanma tehlikesi geçirmiş , fakat çocuklarını komşusuna emanet eden bu kahraman Türk Kadını yine yılmamış, korkmamıştır.
Aydın’ın Yunan işgalinden Kurtulmasının ardından İmamköy’e dönen Ayşe Efe Yunanlıların tekrar Aydını işgal etmeleri üzerine çocuklarını da alarak Çakmar’a gider. Daha sonra Yörük Ali Efeyi bulur. Yörük Ali Efe ile Mende güme baskınına katılır. Teğmen Zekai, Danişmentli İsmail Efe de bu baskına katılmışlardır. Danişmentli İsmail Efe’nin kendisine geri dönmesini, savaşın erkek için olduğunu söylemesi üzerine Ben imam nasihati istemem” demiştir.
Avcı Neferi Ayşe, Birinci Bölümün dördüncü mangasında avcı neferi olan Ayşe Efe Mendegüme Muharebeleri sırasında sıtma nöbetine yakalanmış, köylü kadınlar kendisini götürerek tedavi etmişlerdir. Gökçen Efe köyde istirahat ettiği sırada Ayşe Efeyi ziyaret etmiş, kendisine 25 lira bırakmıştır. Ayşe Efe iyileştikten sonra Eğrikavak’a doğru hareket etmiş, daha sonra Kurban Bayramı nedeniyle Dalama ‘ya gelmiştir. Bu sırada düzenli orduların kurulmasının ardından Ayşe Efe Yörük Ali Efenin önerisi üzerine tekrar cepheye dönmemiş, silahını Yörük Ali Efeye emanet edip «kahpe alçak birisine değil de bir yiğide devretmesini» istemiştir.
Çete Emir Ayşe, Türkiye Cumhuriyetinin ilanından sonra da köyünde yaşamını sürdürür. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 1933 yılında Aydın’a geldiğinde, kendi elleriyle Ayşe Efeye Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyasını takar. O, Milli Mücadele’nin İstiklal Madalyası sahibi tek kadın efesidir.
Çete Emir Ayşe Efe,
“O günlerden iki hatıram kaldı. Biri kadınlığımla verdiğim savaş, öteki de rahmetli Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyası’dır” der.
Umurlu, Aydın, Köşkte fiili olarak savaşmış, savaşın sona ermesinin ardından 1967 yılında ölümüne kadar İmamköy’de yaşamıştır. Çete Emir Ayşenin mezarı İmamköyde’dir.
Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu vatan için canlarını veren tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle, şükranla, özlemle anıyoruz.
İstiklal savaşı sırasında pek çok vatansever bir araya gelip düşmanı topraklarımızdan atabilmek için silaha sarılmıştır. Hiçbir mecburiyet yokken teşkilat kurup savaşan bu kahraman gruplara “Çete”, teşkilatı kuran kişilere de “Çeteci” denmiştir. Çete Ayşe de bu kahramanlardan birisidir. Hem de ilk Çetecilerden, ilk defa Kuva-yı Milliye tarihinde efe elbisesi giymiş, ilk defa “Efe” unvanı almış mücahit bir kadındır. Kastamonu’da Halime Çavuşu, Erzurum’da Kara Fatma (Seher), Adana’da Melek Hanım, Erzurum’da Nene Hatun neyse; dağlarından yağ, ovalarından bal akan, efeler diyarı Aydın İl’inde de Çete Ayşe odur.
Yukarıdaki Fotograf Kara Fatmadır
Umurlu’ya bağlı İmamköy’den bir şehit eşi olan Çete Ayşe, kadınlardan ve genç kızlardan oluşan çetesiyle Anadolu kadınına öncülük etmiş, unutulmaz bir halk kahramanıdır. Gözü pekliği, liderliği ve hitabet yeteneğiyle kısa sürede halkın sevgi ve takdirini kazanır, Milli Mücadele’nin Ege Bölgesi’ndeki en büyük sembollerinden biri haline gelir.Efe Çete Ayşe, ilk kez Kuvay-i Milliye tarihinde efe elbisesi giymiş, ilk kez “Efe” unvanını almış mücahit bir kadındır.
GELENEKSEL KADIN EFE KIYAFETİ ÖRNEĞİ
ÇETE AYŞEYİ TANIYAN AKRABALARI ve İMAMKÖYLÜ KOMŞULARI ÇETE AYŞE HAKKINDA BİLDİKLERİNİ SÖYLE ANLATTILAR. (Gerçekler)
İmamköy halkından Hatice ÜNVAR : (Şu anda rahmetli oldu.) Seksen kusur yaşında olduğunu Çete Ayşe komşumuzdu çocukluğunda tanıdığını bir abla olarak ona gıpta ile baktığını yaptığı her davranışını örnek almaya çalıştıklarını söylemektedir. Çete Ayşe’nin kişiliğini anlatarak mert sözünün eri bir örnek bir Türk kadınıydı dedi. N. Karabulut
İMAMKÖY’den Mehmet Sinan’ın Teyzesi Çete Ayşe Hakkında bildikleri
Mehmet Sinan Çete Emir Ayşe’nin babasının öz teyzesi olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti. Emir Ayşe teyzem amcam Ali Sinan’ın evinin bulunduğu yerde yaşamış, evi küçük tek katlı bir yapıdaymış, amcamın oğlu çocukluğunda oynarken Emirayşe teyzemin evine ateş kaçırmış ev yanmış, teyzem de yanan evini Ali amcama satarak şimdiki Gölçük mahallesinde bahçeleri varmış oraya ev yaparak taşınmış, biraz burada yaşadıktan sonra Aydın’dan ev alarak yaşamının sonuna kadar Aydın’da yaşadığını söyledi. Rahmetli babam Rifat (Ülfet) Sinan anlattı diyerek sözlerini tamamladı. N.Karabulut
Çete Ayşeyi Tanıyan Karşı Komşusu rahmetli Zikriye Yavaş’ın Çete Emir Ayşe Hakkında Gerçek Anlattıkları
Köyümüz halkından doksanbir yaşındaki Zikriye Yavaş’a bayramda ziyarete gittiğimde Çete Emir Ayşe’den söz açıldı. (Şu anda geçen yıl rahmetli oldu.) Çete Ayşe’nin komşuları olduğunu, evlerinin karşısındaki evde oturduklarını söyledi. Çete Emir Ayşe kırmızı yüzlü elmacık kemikleri çıkıktır. Çok asil bir kadın sözünün eri, mert ayrıca gözü kara kahraman bir kadındı dedi. N. Karabulut
Pakize Karabulut’un Çete Emir Ayşe Hakkında bildikleri (Gerçek anlatımlar)
Aydın’da Komşuları olan Çete Emir Ayşe’yi tanıyan Pakize KARABULUT Çete Emir Ayşe hakkında bildiklerini şöyle anlattı. İmamköy’den sonra Aydın’a yerleşen Çete Emir Ayşe bizim komşumuzdu. Ben o zamanlar çocuktum. Evi Aydın Orta Mahallede kırmızı cami vardı. Eski bir cami ibadete açık değildi. Onun yanındaydı evleri, komşumuzdu. Tanıdığımda Çete Emir Ayşe 60 (atmış) yaşlarındaydı. Yanında kırk yaşlarında kızı ve 12 yaşlarında torunu (yalçın) vardı. Üç kişi birlikte yaşarlardı. Orta mahallede o zamanlar evler çok değil arazi bol idi. Arsalar hayvan beslemek için müsaitti. Çete Emir Ayşe’nin inekleri vardı. İmamköydeki bahçelerinden eşek ile hayvanlarına ot taşırdı. Aydın orta mahalledeki evlerinde kızı torunu ile beraber mütevazi bir hayat yaşıyorlardı. Çete Ayşe hakkında bildiklerim bu kadardır dedi. N. Karabulut
-
İşgal edilirken Aziz Anadolu, sindiremedi içine
-
Efeler, zeybekler, Kızanlar, çatal yürekli koç yiğitler…
-
Yenipazar’da Yörük Ali, Nazilli’de Demirci Mehmet,
-
Toplandılar yine er meydanında,
-
Germencikte Cafer Efe, Mesutlu’da Mestan Efe, Sökeli Cafer Efe Halzer
-
Durmuş Ali Efe,
Köyümüz efe köyü olduğu için hep efelikle tanınmaktadır. 1958 yılında çekilen başrolleri Fikret HAKAN’ın oynadığı Dokuz Dağın Efesi (Çakıcı Geliyor) filminin bazı sahneleri köyümüzde çekilmiştir. Köyümüz o zamanlar da filmleri sahne olabilecek güzellikte bir köymü?, işte o sahnelerden birkaçı, Karaoğlan sokağı, arkadaki dağ Ümmet amcanın dağı, Osman Çapar’ın evinin önündeki taş dibek
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının üstünde kadın çalışmasını zikretmeye imkân yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını “Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim” diyemez”
Mustafa Kemal ATATÜRK
İmamköylü Çete Emir Ayşe, (köyümüzde aydın şivesi ile Çete Emraşa olarak anılır.) Gözü karalığı cesareti, dürüstlüğü ve iyi nişancılığıyla ün yapmıştır. Emir Ayşe, (Çete Emraşa) efe elbisesi giyerek silaha sarılan Milli Mücadelede görev yapmış kadın kahramanlarımızdandır. Çete Ayşe tam bir Anadolu kadınıydı, cesurdu ve bayrağı, vatanı için yapmayacağı fedakarlık yoktu. İmanı onu korkusuz kılmıştı. Korkan erkeklere de çok kızardı. Bir gün, “ Bazı kadınların içinde bir pehlivan; bazı erkeklerin içinde de, korkaklıklarından dolayı, bir kadın gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börk başındır. Mademki burası bizim vatanımız; biz de gereğini yapacağız.
Not: İmamköy’de Çete Ayşe’yi yaşlılar Çete Emraşa (Aydın ağızı) olarak bilinir. Sülalesi ise ÇETELERDİR:
Köyümüz halkından Selpil BOZKURT, Çocukluğunda hayranlık duyduğu Çete Ayşe için şiir yazmış, fakat bir türlü okuma fırsatı bulamamıştır. Nihayet 2004 yılında köy meydanına yapılan Çete Ayşe büstünün açılış töreninde okumaya karar vermiş , o günde rahatsızlığından dolayı okuyamamıştır. 2011 yılı Aralık ayında geçirdiği ameliyat sonrası kendisine geçmiş olsun ziyaretine gittiğimde konu Çete Ayşe’den açıldı. Yazdığı şiiri ezberden okudu. Sitede yayınlamamı rica etti. Bende bu isteğini sizlerle paylaştım.
KAHRAMAN ÇETE AYŞE Bayramınız kutlu, gününüz mutlu olsun, Ayşe’nin torunu Ayşe’ye Nenem dağlar ‘da savaşırken Ben burada hiç rahat oturur muyum?
Hemen komutana koştum, Beni de yollayın dedim. Yollamadılar. Ben de köyümün kızlarını topladım. Her gün bu odaya gelir
Yiğit askerlerine Süslü süslü çevreler işlerdik. Ninem kolundan yara almıştı.
Neymiş o günler, neymiş Çetelerin içinde Çete Ayşe birmiş Nur içinde yatsın Çete Ayşe
Diye gözleri dolarak şiirini tamamladı. Kendisine bu anlamlı şiirden dolayı teşekkür ederiz.
Çete Emir Ayşe’nin yaşadığı ev şimdi yerine yeni bina yapıldı. O burada eski tek katlı bir evde yaşıyormuş, Mezarı 2004 yılında İmamköy’ün örnek köy olması ile mezarı yapılmıştır.
Çete Emir Ayşe Milli Mücadele’ye Büyük katkılar sağlamıştır. 1919 yılı sonlarında Haziran ayında Aydın’ın Yunanlılardan geri almak için yapılan çarpışmalarda çete olarak görev yapan Çete Emir Ayşe hakkında yapılan araştırmaları Tasvir-i Efkâr Muhabiri yazarı gazeteci Oruç bey yazısında yer vermiştir. Oruç bey Emir Ayşe namı Mehmet diğer Çavuş başlığı altında verdiği bilgilere göre, kendisiyle, diğer üç kadının da birlikte bulunduğu Efenin karargâhında görülmüştür.
Çete Ayşe kırmızı yüzlü elmacık kemikleri çıkık, mert gözü kara bir kadındır. Babasının adı Ahmet’tir. Genç yaşta dul kalmıştır. Kocası Ankara hastanesinde- Birinci Dünya Savaşında- ölmüş şehit olmuştur. 7 yaşındaki çocuğu Demirci Mehmet Efendinin yanındadır. Nermin Karabulut
Savaşa nasıl girdin sorusuna karşılık, Aydın’da iken, Yunanlıların, Yörük Ali’nin çetesi gelecek, içinde kadınlar da var demeleri üzerine, kalkıp tümen komutanı gelinceye kadar kendisinin de çeteye yazıldığını, Aydında 58 saat savaştığını, takım çavuşu olduğunu, Koçarlı’ya gittiğini, iki kez de Menderes’te ateşe girdiğini söylemiştir.
Sonuç olarak: Her yeri Şehit kanıyla bulanmış Güzel yurdunuzun yeniden vatan edinilmesinde rol oynayan Türk kadını ana olmanın yanında erkeğinin yanında, cesaretli, çalışkan, Gözü kara vatanperver gibi sıfatları üzerinde taşıyan kahraman Efe Ayşedir.
Bu toprakların tekrar vatan kılınıp bizlere emanet bırakılmasında can vermekten çekinmeyen Başta Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden tüm gazilerimizi minnetle, çete Emir Ayşe gibi kahraman Türk kadınlarımızı şükranla, özlemle anıyor hayatta olanlara Allah uzun ömürler versin vefat edenlerin de cennet mekanları olur inşallah
AŞAĞIDA FOTOĞRAFLARDA ÇETELER Araştırmalarımda yeni veriler elde edildikçe sitemizde yayınlanacaktır.
Çete Emir Ayşe konulu araştırmalarımı, derlemelerimi sizlere sunmuş bulunmaktayım.
‘‘Tarihini bilmeyen bir millet yok olmaya mahkumdur.” Atatürk’ün güzel bir sözü
Hazırlayan derleyen Nermin KARABULUT
Aydın Efelerin, harman olduğu bir ilimizdir. Her Aydınlı bir Efedir. Aydında efelik ve oyunları ve türküleri vardır. Bunlardan bazıları Aydın Zeybeği, Harmandalı, Ortaklar Zeybeği, Aydın İçinde kapalı çarşı, Yörük Ali (şu Dalma)Çine Zeybeği; Kerimoğlu, Yiğitleme olarak Genç Osman
Çete Emir Ayşe ile araştırmalarımı İmamköy içerisinde kan bağı bulunan akrabaları ile gerekse komşuları ile yaptığım söyleşilerle bu araştırmamı tamamlamış bulunuyorum. Çete Emir Ayşe Çeteler sülalesinden gelmektedir. Köyde Bu lakapla anılmaktadırlar. Mezarı da İmamköy mezarlığında bulunmaktadır.
12 Aralık 2015 Tarihinde Yerel Gazetelerimizden olan Mücadele Gazetesinde Güçlü Çezik tarafından yazılan Çete Ayşe köşemiz için çıkan yazıdan bir kesit
Biz efe torunuyuz. diye ortalıkta dolaşan her Aydınlının ibret alması gereken örnek internet sayfasına rastladım geçenlerde.
İmamköy’ün internet sitesinden bahsediyorum.
Kimileri belki Köyü tanıtan basit bir internet sitesi diyerek burun kıvırır belki
İlk bakışta gerçekten de görsel olarak son derece mütevazi ve sade bir site izlenimi veriyor.
Ama sen içeriğe bak!
Aydın’da önüne gelen, otomobilinin arkasına Efe torunuyuz diye yazdırıyor.
Ya da bir efe çıkartması yapıştırıyor.
Ama her birisini tek tek yoldan çevirip sorsak, Çete Emir Ayşe (Efe Ayşe) kimdir? diye, kaç kişi yanıt verebilir?
Efelerimizin torunu olmakla gurur duymamız hiç şüphesiz, çok güzel bir şey.
Ama arabaya yazı yazdırmakla, çıkartma yaptırmakla efe torunu olunmaz! Layık olabilmen lazım.
şanlı efelerimize layık torunlar olabilmemiz için, her şeyden önce Millî Mücadele dönemindeki Aydınlı kahramanlarımızı iyi öğrenmemiz, çocuklarımıza da öğretmemiz gerekir.
Nermin Karabulut, İmamköy’ü tanıtan imamkoy.com sitesinde epeyce emek harcayarak İmamköy Kadın Kahramanı Çete Ayşe sayfasını hazırlamış. Sayfanın eski halini önceden okuyanlar için de başlığa sayfamız yenilenmiştir notunu düşmüş. İmamköylüleri de böyle bir internet sitesine sahip oldukları için kutlarım.
Allah hepsinin emeklerinden razı olsun.
İnanınız, sayfayı okumaya doyamadım.
Okudukça gözlerim doldu, yüreğim kabardı.
Bir Aydınlı olarak, kadını bile mangal gibi yürek taşıyan yiğit atalarımla nasıl gururlandığımı, nasıl tarifsiz duygular yaşadığımı inanın anlatmamın bir yolu yok.
Bir kez daha anladım ki, yiğitlik, mertlik ve vatan aşkıyla ölüme meydan okuyabilme cesareti, bu topraklarda erkeklerin tekelinde değil.
Zaten bunu yine en güzel anlatan, Efe Ayşe olmamış m?? Demiş ki; Bazı kadınların içinde bir pehlivan; bazı erkeklerin içinde de, korkaklıklarından dolayı, bir kadın gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börk başındır. Mademki burası bizim vatanımız; biz de bu vatanın olmalıyız.
Demem o ki
Aydınlı olduğu halde Efe Ayşe’yi bilmeyen varsa, Efe torunuyuz diye ortalıkta dolaşmasın. Ayıptır, efelerin torunlarına yakışmaz
O’nun hayatını okuduktan sonra, ister kadın olun, ister erkek; kendinize dürüstçe şu soruyu soracaksınız ki, gerçek bir efe torunu olup olmadığınızı anlayasınız: Onların bu yaptıklarına, ben cesaret edebilir miydim?
O’nun hem acılarla, hem de kahramanlıklarla dolu hayatı, hepimiz için ibret vericidir.
Yazımı, o yürekli, yurtsever ve topuklu efe sıfatını gerçekten sonuna kadar hakkeden eli öpülesi kahraman kadının hayat öyküsünün girişiyle noktalıyorum: Teşekkür Ederim.
İmamköy’lü olarak Çete Ayşe hakkında araştırmalarım bunlardır. Çete Ayşe’yi tanıyan köyümüzün yaşlılarını soruyorum. Orada yaşayanlara komşularını, akrabalarını kimlerle bağlantısı olduğunu araştırarak bu yazı dizimi sizlere sunmuş bulunmaktayım. Sayfamı beğenirseniz beni motive etmiş olursunuz. Daha fazla bilgi edinirsem yayınlamaya devam edeceğim.
Aydın şiveşi ile gelen beğendiğim bir yorumu yazacağım.
NETCEZ GADIN GAŞIIM GARİİ?.YONAN CAVIRI AYDINIMIZA DADANMIŞ,HATTAA ALMIŞ DEYOLAAA.GAHBENİN CAVIRINA DUR DEMESSEK,YANDIKKİ NE YANDIK!.HA DEEVERİN BAKEN.BEN YÖRÜK EFEME GATILMEYE GİDİYON.ERİM DEYEN AKAMDAN GELİVESİN.DEMEYEN GASININ ETEE ALTINA GİZLENİVESİN…ALLAH BÖYYÜK,CAVIR GÖÇÇÜK…HADİ DEN BAKEN EFELEE.GAZAMIZ MÖBAREK OLSUN.
ÇETE EMİR AYŞE ve KARAKÖYLÜ HATÇA KARATAŞ :Düşman Askerleri Aydın ve Köylerini ele geçirmiş ne varsa yakıp yıkıyor, İmamköy’de de askeri karargahlarını kurarak, çevre köyleri gidiş gelişlerini kolaylaştırmışlardır. Fotograf :Yunan askerleri İmamköy’de
Bu yazıda çocukluğumda büyük ninem Karaköy’lü Hatice KARATAŞ’ın Kurtuluş Savaşını ve Çete Ayşe ile konuşmasını yazacağım. Ninem bunu anlattığında yaşını sorduğumuzda yüz (100) yaşındayım derdi. Ben Altı, yedi (6-7) yaşlarında iken bizzat kendisinden dinledim. O her anlattığında ilgiyle dinlerdik. Savaşta aldığı kurşun yarasını da her defasında gösterir, başlardı anlatmaya; Düşman Karaköy’e gelmiş o esnada benim iki çocuğum Emine Karataş yani ninem ve büyük dayım Kamil Karataş köy halkıyla birlikte biraz eşya alarak Menderesten öte (karşıyaka olarak bilinir Aydında) İtalyanlara sığınmak için yayan savunmasız köy halkıyla (çocuk ve yaşlılar) yola çıkmışlar. Haberim yok gittiklerine,
Ben köyde 8 yaşlarında olan kızım kızım ile kaldık. Evimizin yakınında yolda yürür iken düşman önce yanımda yürüyen kızımı öldürdü. Yavrumun cesedi ayağımın dibine düşüverdi. Ne olduğunu anlamadan beni de kurşunladılar (dom dom kurşunu) diyorlar çok ağır yaralandım. Düşman Karaköyü yakıp yıkıp gittikten sonra sürüne sürüne eve gittim. Eve beni taşıyacak kimse yok. Mecbur kendin gideceksin. Aç ve susuzum bereket köyümüzden sekiz (8) yaşlarında çocuk olan Yusuf köyde saklanmış, o yavrucağız su ve biraz yiyecek verdi hayata böyle tutundum o olmasa ölecektim, uzun bir aradan sonra yaram iyileşti, biraz kendime geldim. Daha iyileşemeden bir acı haber daha aldım. Eşim Şakir Karataş’ın şehit düştüğünü öğrendim. Şehit düştüğünü görenler oradan onu sürükleyerek dere kenarında çalı çırpı altına bastırmışlar. Savaş devam ediyor. Çeteler geldi. O esnada çete Emir Ayşe’yi gördüm. Tanıyorum zaten kendisini İmamköy yakınında zeytinliğim var oradan biliyorum. Sonra bir gün çeteler köye geldi. Çete Emir Ayşe’yi karşımda görünce, önce ağladım. Hiç takatim yok ayağa kalkmaya kurşundan çok kan kaybetmiştim. hayal meyal birisini gördüm. Emraşaymış,
-Emraysa sen misin? dedim.
–O da benim Hatçe, çok yorulduk aç ve susuzuz. Yandım Hatçe dedi.
Sonra helalleşerek tekrar yola devam ettiler dedi. Gerçek bir hikayedir. Ninem bunu anlatırken masal gibi dinler o küçücük beynimize yerleştirirdik birde gavur askerleri nasıl diye düşünmeden edemezdik. Allah ikisine de rahmet eylesin. Nurlar içinde yatsınlar. Nermin KARABULUT
Resim Aydınlı ressam Firdevs Asya Posacı tarafından çizilen kara kalem resmidir. Ellerine kalemine sağlık
ÇETE AYŞE TÜRKÜSÜ- NAZİLLİ İÇİN SÖYLE
Menderesin suları köpük köpük akıyor.
Gölhisarın salları bölük bölük batıyor.
Aman efeler yandım efeler.
Giy fesini Emir Ayşem topla saçını.
Al mavzeri Çete Ayşem eğme başını.
Vur düşmana Çete Ayşem sal kızanları.
Mustafamın şalını sandıklardan çıkardım.
Al oyalı yazmayı saçlarıma doladım.
Aman efeler yandım efeler.
Giy fesini Emir Ayşem topla saçını.
Al mavzeri Çete Ayşem eğme başını.
Vur düşmana Çete Ayşem sal kızanları.
Nazilli’ye (Aydın’a) düşman gelmiş çoluk çocuk ağlıyor
Çıktım yola mavzerimle düşmanı alt etmeye
Aman efeler yandım efeler.
Giy fesini Emir Ayşem topla saçını.
Al mavzeri Çete Ayşem eğme başını.
Vur düşmana Çete Ayşem sal kızanları.
Türkü sözleri yazanın kalemine, söyleyenlerin dillerine sağlık
ÖNEMLİ NOT: Ayrıca Google aramalarında aurboox Çete Emir Ayşe II kitap şeklinde hazırlanmıştır. Çete Ayşe türküsü de vardır. Bilgilerinize
Kaynak Gösterilmeden Yayınlanması Yasaktır. Emeğe saygı
e kitabımın aurbox II Çete Emir Ayşe
Efe Ayşe was born in 1894 in İmamköy, Aydın Merkez. She comes from a gang family. She spent her childhood and youth in İmamköy. Her father’s name is Mustafa. In 1910, she married Mustafa, a person registered in the Kayacık Village population, and had two daughters from this marriage.
Her husband Mustafa was drafted into the army in 1915 at the Çanakkale Front and was martyred on this front. Efe Ayşe settled back in İmamköy after her husband was martyred. Zikriye Yavaş, who knew Çete Emir Ayşe from our village, told us about her neighbors. It is said that she was a tall, blonde, beautiful woman. She would wear her rifle on her back and go wherever she went, and that she was a brave and fearless person.
When the Greeks took over İmamköy during the occupation of Aydın in 1919, she took up arms and joined the Sancaktar Ali Efe group in Umurlu. Together with Çiftlikli Kübra and Ayşe Çavuş from the same group, she first fought the enemy on the Kepez ridge and then took part in the Aydın Front. She returned to her village after the enemy was driven out of Aydın for the first time.
After Aydın was occupied by the Greeks for the second time, she joined the Yörük Ali Efe group and took part in the battles on the Köşk Front and fought until the end of the War of Independence. This heroic Turkish woman expressed how noble and humble she was by saying, “What is the difference between what I do and what everyone else does.”
Çete Emir Ayşe is a strong leader who resisted against the Greek soldiers, who gave light and direction to our women. She led our women, went to some places during the liberation of the country from the Greek occupation and broke the locks on the women’s doors and saved them from captivity. Kahraman ÇETE EMİR AYŞE
Efe Ayşe was awarded the Red Striped Independence Medal by the Turkish Grand National Assembly upon the proposal of Gazi Mustafa Kemal Pasha for his successes in the National Struggle. N.Karabulut
Yorumlar ve teşekkür için : nkarabulut@adu.edu.tr
yeşil imamkoy facebook’a yazabilirsiniz.
Beğeniniz için teşekkür ederim.
E Kitabımın bağlantısı
Eğer yazımı beğendiyseniz. beğenilerinizi bekliyorum.
Yorumlar kapalı.